YİĞİTLER DİYARI GÜZELİM YOZGAT
Yiğitler harmanı, Bozok diyarı,
Güzeldir Çamlık’ı, serin havası,
Burada yetişir adamın hası,
Yiğitler diyarı güzelim Yozgat.
Senin mertliğini tarihler yazar,
Yiğitler diyarına değmesin nazar,
İhanet edene mezarı kazar,
Yiğitler diyarı güzelim Yozgat.
Vatan deyince üstüne yoktur,
Vatan uğruna şehidi çoktur,
Bütün insanları koç oğlu koçtur,
Yiğitler diyarı güzelim Yozgat,
Yürekten bağlıdır aziz vatana,
Nice yiğit verdi vatan uğruna,
Gururla bayrağı basar bağrına,
Yiğitler diyarı güzelim Yozgat.
MUSTAFA EMİNOĞLU
YOZGAT’A DOĞRU
Serin olur şu Çamlık’ın havası,
Arkasına düşer Bozok Yaylası,
Herkese tatlıdır kendi sılası,
Kardeş kalk gidelim Yozgat’a doğru.
Yaylalarda güller açmış tomurcak,
Ne benden kaçarsın yâr bucak bucak?
Vilayetim Yozgat, köyüm Akocak,
Hadi senle gidek Yozgat’a doğru.
Gider m’ola şu Çamlık’ın dumanı?
Kadir Mevla’m sen ver yâre imanı,
Ekinler biçildi, döktü samanı,
Kardeş kalk gidelim Sorgun’a doğru.
Sorma, Mustafa’nın yüreği yara,
Taramış zülüfler, vermiş tımara,
Suya gider idik dere, pınara,
Hadi senle gidek köyüme doğru.
MUSTAFA TAŞKAYA
YOZGAT’IM BENİM
Gönül bahçesinde açan bir gülsün,
Sen ne güzel ilsin Yozgat’ım benim.
Sana gelen canlar her zaman gülsün,
Herkes böyle bilsin Yozgat’ım benim.
Bozok Yaylası’ndan geçiyor yolun,
Akçadağ, Kerkenes iki toy dalın,
Gelin Yaylası’yla Kel Tepe’n kolun,
Güzellere yolsun Yozgat’ım benim.
Nida Tüfekçi’dir gönül ışığın,
Tandır cabasına batmaz kaşığın,
Yazarın, şairin çoktur âşığın,
Mızraplara telsin Yozgat’ım benim.
Sürmeli türküsü gönülde yaşar,
İnsanın çok merttir, engeller aşar,
Saat Kulesi’yle Lüle’n hep coşar,
Taşan güzel selsin Yozgat’ım benim.
Her zaman her yerde söylenir adın,
Tarihe yön vermiş hep birden yadın,
Gizemli yemekle katlanır tadın,
Peteklerde balsın Yozgat’ım benim.
MÜNEVVER DÜVER
YOZGAT
Dünyaya geldiğim güzel ilimdir,
Ekmeğim de benim, aşım da Yozgat.
Kırk sekiz yıldır ağzımda dilimdir,
Yaşadığım her bir yaşımda Yozgat.
Severim o Aslı, ben ise Kerem,
Sevgisiyle beni eyledi verem,
Girip bahçesine gülleri derem,
Taşıdığım taçtır başımda Yozgat.
Nerde gezsem tozsam aklımda her an,
Onsuz her bir günüm virandır viran,
Şüphesiz gönlümde daima duran,
Çalıştığım yerde, işimde Yozgat.
Âşkı ile yürek durmadan atar,
Yürekte vallahi sürekli yatar,
Ne kaybolur, ne boğulur, ne batar,
Bağrıma bastığım taşımda Yozgat.
İçimde ateşi yandıkça yanar,
Beni gören dostlar divane sanar,
Bu fakir daima hep onu anar,
Gözlerimden akan yaşımda Yozgat.
Kime anlatayım derdimi, kime?
Anlatamam bunu ben bu nefsime,
Sığmadı ki aşkı o dört mevsime,
Baharım ve yazım, kışımda Yozgat.
Ey Yozgat’ım senden uzakta bile
Sanma ki yaşarım bir huzur ile,
Adını doladım ben de bu dile,
Gündüz hayal, gece düşümde Yozgat.
Bizde bir laf vardır; derler ki, taman,
İnsana gerekli elbette iman,
Olup da mezara gittiğim zaman,
Nihat der olacak, na’şımda Yozgat.
NİHAT YURT
YOZGAT
Bir yanda Kayseri, bir yanda Çorum,
Gurbette gözyaşı döküyom Yozgat.
Gururum vallahi ben gurum gurum,
Ağzımdan dişleri söküyom Yozgat.
Benim bu cihana geldiğim şehir,
Gurbette gözlerim âdeta nehir,
Sensizlik inan ki bana bir zehir,
Her gün şu boynumu büküyom Yozgat.
Ne yesem de tat tuz alamıyom ben,
Elim varıp sazı çalamıyom ben,
Buralarda huzur bulamıyom ben,
Hep dert sofrasına çöküyom Yozgat.
Ne bahçem var benim ne de bir bağım,
Gözümde tütüyor köydeki dağım,
Katre katre erir vah benim yağım,
Her gün çileleri çekiyom Yozgat.
Bağım yok dedim ya bahçem yok dedim,
Gurbetten ben nice darbeler yedim,
Hep dertli mırıldar benim de kedim,
Gam üstüne gamı ekiyom Yozgat.
Dolaşa dolaşa oldum kördüğüm,
Dertten gayri burda yok ki gördüğüm,
Etrafa dert duvarıdır ördüğüm,
Aşağı yukarı sekiyom Yozgat.
Kırk yıl iste kırk yıl çok uzun müddet,
Gurbet uyguluyor hep bana şiddet,
Her an afra tafra, her zaman hiddet,
Ben mezar taşımı dikiyom Yozgat.
Gezsem tozsam dahi yoktur yok neşem,
Dar geliyor dar dar bana her köşem,
İstiyom vallahi yollara düşem,
Her gün ben canımı sıkıyom Yozgat.
Bağrımda saplıdır zehirli hançer,
Bağrımdan girip de ardıma geçer,
O hançer ki beni ikiye biçer,
Ben kendi kendimi yıkıyom Yozgat.
Bu Nihat’ın bitmez yası çilesi,
Gurbetin bitmiyor, bitmez hilesi,
Yıkılır garibin gönül kalesi,
Her gün yollarına bakıyom Yozgat.
NİHAT YURT
YOZGAT’A
Yozuna yoz katmış bereket dolu,
Doğudan batıya uzanır yolu,
Çaresiz kalana erişir kolu,
Gönlümde sevginle derinsin Yozgat.
Muslubelen iki yokuşun başı,
Çok meşhur ki söylenir arabaşı,
Şahin bakışıyla göz üstü kaşı,
İzzetle ikramla serinsin Yozgat.
Çamlık’ın göklere direk oluşur,
Dertliler, âşıklar orda buluşur,
Milliyetçi halkın, kurtlar uluşur,
Seni sevmeyenler yerinsin Yozgat.
Şairin, yazarın dernek olmuşlar,
Birlik beraberlik, sevgi dolmuşlar,
Ahmet Sargın ile huzur bulmuşlar,
Mertliğinle sözde erinsin Yozgat.
Hayran oldum Çamlık’ına bakmaya,
Aht eyledim güllerinle kokmaya,
Şiirlerle sana mâni yakmaya,
Osman Ferhat, sense şirinsin Yozgat.
OSMAN AKSOY
YOZGAT DESTANI
Başı boz dumanlı Çamlık’ın başka,
Yazın sıcak, kışın sert olur Yozgat.
Koçak yiğitlerin düşünce aşka,
Gönlünde sevdası mert olur Yozgat.
Yollarımı bekler anayla bacı,
Sen benim ilimsin, başımın tacı,
Özlemini çekmek acıdır acı,
Gurbette kalana dert olur Yozgat.
Yaradan’ım ömür verir ölmezsem,
Yazık bana kıymetini bilmezsem,
Ocak geçer, şubat biter gelmezsem,
Belki de dönüşüm mart olur Yozgat.
İllerin içinde layıksın bana,
Vatan için kıymet verilmez cana,
Kaç şehidin geldi bayrakla sana,
İhtiyarın bile kurt olur Yozgat.
Askerinle dolu hududun ucu,
Kimsede bırakmaz alırsın öcü,
Sana yetmez inan hainin gücü,
Düşmanlar karşında pert olur Yozgat.
Ata memleketim böyle bilirim,
Gurbet kelepçedir, kırar gelirim,
Ecel gelir başa, ben de ölürüm,
Ozan yıldızıma yurt olur Yozgat.
OZAN YILDIZ
SÜRMELİ
Dudağından kor düşer mühür gözlü güzeli,
Göçer harman zamanı kervancı başı sürmeli.
Çöplüçiflik, Kumluca, Karslı Sedir Çolaklı,
Kara tren türküsü Fakılı’da sürmeli.
Halaçlı’da kaygılı yârenleri gülmeli,
Gülistanda yıldızlar Paşaköy’de sürmeli.
Garipli’de tarladır yeşil ekin Çiğdemli,
Gülpınar’da çeşmedir sarı başak sürmeli.
Çeten dolusu saman kışın mal davar yemi,
Nevruzda açar nergis cemre olur sürmeli.
Araplı, Tiftik, Gevrek karşısında Caferli,
Tuzlacık’ta yayılan kuzu olur sürmeli.
Ören köy, Karakaya, Çay ötesi, Selimli,
Karakolda zaptiye başefendi sürmeli.
Çeltek köyünde yatır ağa kızı İlbeyli,
Başpınarlı sevdalı çakır gözler sürmeli.
Kıyılı bahçeleri mis kokulu elmalı,
Sırtı yere gelmeyen pehlivanı sürmeli.
Oluközü, Dayılı, âşık yurdu Melikli,
Sazından âlem tanır Nida Tüfek sürmeli.
Körükte donar, Çardak kış yurdudur ezeli,
Boyalıkta allıktır ipek eşarp sürmeli.
Eski adı Hamam’dı uzak köyü Baraklı,
Hasbek güzeli, Bebek Ilıcası sürmeli.
Çomak Dağı eteği defnelerle çevrili,
Afyonlu tütün sanki esans olur sürmeli.
Çandır’da halı dokur kınalıdır elleri,
Koçak’da yörük kızı kaşı gözü sürmeli.
Sıcak yağlı bazlama afiyetle yemeli,
Sofra kurar yorguna tandır olur sürmeli.
Düşüncede yaşatıp kalp gözüyle görmeli,
Büyük Cami’de ezan, minarede sürmeli.
Divanlı, Topçu, Battal, Bozlak yurdu Seyfeli,
Kuşçu’da halay tutar delikanlı sürmeli.
Gelingüllü Göleti, Yudan yolu, İncirli,
Atın üstünde Ziya Çapanoğlu sürmeli.
Elekçi Yokuşu’nda görünürken Körpeli,
Akpınar, Hacılar da Delibaştır sürmeli.
Serpilmiş, dört bir yana olmuş yaban gülleri,
Kimi olmuş güneyli, Ankara’da sürmeli.
Âdetlerine bağlı, töresine saygılı,
Koşar gelir köyüne bayramları sürmeli.
Eşine yoldaş olur asıllı asaletli,
Çocuğuna anadır gelin kızım sürmeli.
Saat Kulesi sembol, Löklü Salih Oteli,
Demirli Medrese’de hatim olur sürmeli.
Çamlık’ın zirvesinden bakar kartal pençeli,
Burçlarda mızrak mızrak bayrak olur sürmeli.
ÖZ ALİ YILMAZ
“İL”İM YOZGAT’TA
Kıyısı köşesi her yeri bizim,
Silinmemiş hâlâ duruyor izim,
Kalmamış dostlardan kendimden gizim,
Dostluklar sevgiler “il”im Yozgat ’ta.
Mekân ayrı, ama yürekler birlik,
Kurulmuş ezelden düzenlik, dirlik,
Herkesin sesinde bir başka gürlük,
Güzele övgüler “il”im Yozgat’ta.
Sazları bir başka, türküler başka,
Kucak açıyorlar sevgiye, aşka,
Ben de diyorum ki bitmese keşke,
Herkese saygılar “il”im Yozgat’ta.
Zaman akıp gitti kapımda firak,
Bana hiç demeyin burayı bırak,
Yine geleceğiz değiliz ırak,
Samimi duygular “il”im Yozgat’ta .
Yemekleri güzel, doğası güzel,
İnsan hissediyor kendini özel,
Dostluklar kurmuşuz her biri ezel,
Tükenmiş kaygılar “il”im Yozgat’ta.
Peri de umutlandı, size doymadı,
Kendini yabancı biri saymadı,
Kimsenin dilinden kem söz duymadı,
Dünyaya sevgiler “il”im Yozgat’ta.
PERİ FERİDE ÖZBİLGE
SÜRMELİ YOZGAT
Sürmeli Yozgat’ın yolları yokuş,
Sineye saplanır nazarlı bakış,
Yârin cepkeninde sırmalı nakış,
Çapanoğlu yaylasından görünür.
Çiğ dökülür al güllerin üstüne,
Sadık kişi gül gönderir dostuna,
Oturunca Sürmeli’nin postuna,
Gelin kızlar pullu yazma bürünür.
Yozgat’a sorarlar yeşil Sorgun’u,
Çapanoğlu Sürmeli’nin vurgunu,
Misafir gelmişim, gönül yorgunu,
Mısralarım arkam sıra sürünür.
Sürmeli Yozgat’ın katmeri kat kat,
Deresi, çağlayan dağları serhat,
Şirin’i balyozda ararken Ferhat,
Leyla susar, aşk Mecnun’dan yerinir.
Emirdağ’dan saldım haber kuşunu,
Yozgat’a varınca gördüm düşünü,
Bilen bilir bu dağların kışını,
Ak bulutlar kara sürme sürünür.
Yüce dağlarında kar duman duman,
Sürmeli’yle kadim Yozgat’ta zaman,
Herkes sılasına döndüğü o an,
Konak Çayı köpük köpük dövünür.
RABİA BARIŞ
YOZGAT İLİ SANA BEN DE HAYRANIM
Cennet vatanımda, ana yurdumda,
Güzel Yozgat ben de sana hayranım.
Nice sırlar saklı senin ardında,
Güzel Yozgat ben de sana hayranım.
Kara köprüsüne, büyük çamına,
Çorak evlerine, düzlük damına,
Odaları taştan koca hanına,
Güzel Yozgat ben de sana hayranım.
Çamlık’ında duran meşe dalına,
Duasıyla taşlar olan geline,
Gözyaşından çıkan lale gülüne,
Güzel Yozgat ben de sana hayranım.
Bozlak ovasına, çayır sazına,
Maral gibi koşan nazlı kızına,
İnce bellerine, ceylan gözüne,
Güzel Yozgat ben de sana hayranım.
Tarihlerden kalma ipek yoluna,
Çadırşah tahtına, sultan kuluna,
Haz duyar dokunsa kullar eline,
Güzel Yozgat ben de sana hayranım.
Tarihi, kültürü hepsi asırlık,
Kerem’in Aslı’ya diktiği çamlık,
Şiirler yazılmış adına günlük,
Güzel Yozgat ben de sana hayranım.
Burhanşah Sokak’ta duran kalesi,
Kuş olan damadın bitmez çilesi,
Adına ağıtlar yakmış ninesi,
Güzel Yozgat ben de sana hayranım.
Kuru kurak geçen bahar ayları,
Peynir yemez denen yeşil köyleri,
Kul Nabia vardır kaynak çayları,
Güzel Yozgat ben de sana hayranım.
RABİA TAŞDEMİR
ÜRELUĞÜN KOYE GETTİM GONŞULAR
Üreluğün koye gettim gonşular,
Esgi dat galmamış bizim Yozgat’ta.
Ekin kotü, ağaç guru, yeşil yoh,
Tavıh, cücük galmamış heç Yozgat’ta.
Uruplağa, helgir, denesiz bomboş,
Vesait geçmiyor, susalar bi hoş,
Şemşamer, mercimek, ekin, dene yoh,
Çalgı çabıt galmamış heç Yozgat’ta.
Ehlahsız adamlar laf sabı olmuş,
Gangal tikeniynen yazılar dolmuş,
Pahla, gumpür, bostan, kelek tüm solmuş,
Goşulacak at galmamış Yozgat’ta.
Garacula, lalek, helutüneler ,
Bahele gurbanım haggat nerdeler?
Gonüm bütün esgi dadı irdeler,
Daşlayacak it galmamış Yozgat’ta.
Laylun bidon çokelikler guvermiş,
Guccük böyüğ ıhtırıp da düvermiş,
Bizim koyde bile gıtlık olurmuş,
Hatır gonül galmamış heç Yozgat’ta
Ohumuş yazmışı nerde bu ilin?
Alayıcığnızda gelin bi görün,
Burda emmin, dayın, halan ve bibin,
Bekler örenleri şindi Yozgat’ta.
Derdiniz ne, hersin ne de gelmiyon?
Vatanıyın değerini bilmiyon,
Gonuyu gonşuyu niye sormuyon?
Ellaham ki ud galmamış Yozgat’ta.
Yozgatlıyım de de lafta galmasın,
Cennet Sorgun başı eğik olmasın,
Masimezliğ başkaları bilmesin,
Örüm, koküm, udum, arım Yozgat’ta.
Kakıç kahdım kosnüklerin tümüne,
Sodüm iyce navrahsızın yüzüne,
Gurban olun Yozgat’ımın tozuna,
Esgilerden iz galmamış Yozgat’ta.
Gurbanım diyen heç başka il var mı?
Angare, Isdanbıl bizlere yâr mi?
Başka iller suframıza gel der mi?
Paylaşacah aş galmamış Yozgat’ta.
Gurbanım gomşular, bi şekil oldum,
Esgi zibil şimdi sefil, tüm doldum,
Birçoh memlekette misafir galdım,
Yoh gonşular, iş galmamış Yozgat’ta.
RIFAT ÇAKIR
YOZGAT’IN
Koç yiğitler sıra sıra dizilir,
Vatan için şahadete yazılır,
Sevincinden gözyaşları süzülür,
Şerefle doludur soyu Yozgat’ın.
Vatan için can verenler buradan,
Al bayrağa şan verenler buradan,
Memlekete yön verenler buradan,
Vatana köledir beyi Yozgat’ın.
İnsanı fakirdir gönüller zengin,
Cehalet olsa da ufuklar engin,
Yüreği kavruktur, ciğeri yangın,
Mümbittir toprağı suyu Yozgat’ın.
Misafir sofranın başının tacı,
Burada kardeştir tatlıyla acı,
Yerköy’den Akdağ’a gider bir ucu,
Arifle doludur köyü Yozgat’ın.
Kardeşlik her şeyin önünde gelir,
Ölüm her faniye gününde gelir,
Beklenen kıyamet sonunda gelir,
Kederde aynıdır huyu Yozgat’ın.
Kışları çok soğuk karlı havası,
Her hanesi ayrı huzur yuvası,
Anaların babaların duası,
Bahtı açık olsun toyu Yozgat’ın.
Türkiye tapusu bizde kayıtlı,
Her Yozgatlı Şeyhzadeden öğütlü,
Kötülere yüreğimiz kilitli,
İstikbali açık, iyi Yozgat’ın.
RIZA YORULMAZ
DOYUM OLMAZ YOZGAT’A
Pınarları özeldir, abıhayat içilir,
İnsanları güzeldir, her ortamda seçilir,
Sürmeliyi dinleyip kendinden de geçilir,
Çamlık’ın havasına doyum olmaz Yozgat’ın.
Bozok semalarında şah kartalı görürsün,
Ziyam’ın türküsünde aşka doğru yürürsün,
Yaylasında ruhunla ölümsüz bir ömürsün,
Cehrilik lalesine doyum olmaz Yozgat’ın.
Dökülürken nağmeler Nida’nın tellerinden,
Gurbet akşamlarında sarar seni derinden,
Hatıralar depreşir, ağlatır kederinden,
Türküsüne, sazına doyum olmaz Yozgat’ın.
Bir zamanlar Yozgat’ta saygı, sevgi taşardı,
Paylaşırlar daima, insanlık da yaşardı,
Mutlu olur, topluca hep birlikte coşardı,
Bu güzel hasletine doyum olmaz Yozgat’ın.
Niceleri geçti de göçüp gitti buradan,
Hayalleri geçiyor caddelerde şuradan,
Dün gibiydi yaşarken ne geçti ki aradan,
Muhterem insanına doyum olmaz Yozgat’ın.
O günlere hasretle Yozgat’ı arıyorum,
Hafızamda olanı özenle tarıyorum,
Geçmişle geleceği sımsıkı sarıyorum,
Güzel hatırasına doyum olmaz Yozgat’ın.
Bizden sonra gelenler hatırlasın bizleri,
Ebediyen var olsun Yozgat’ımın izleri,
Geçmişten geleceğe yaşatsınlar sözleri,
Özüne ve sözüne doyum olmaz Yozgat’ın.
SADETTİN YILDIRIM SAYGI
ÂŞIĞIM YOZGAT
Ben senin methini nasıl edeyim?
Ayrılsam gözümde tütersin Yozgat.
Seni bırakıp da nere gideyim?
Ayrılsam gözümde tütersin Yozgat.
Nam salmış cihana koç yiğit eri,
Yoktur Çamlık’ının eşi benzeri,
İlvanlısın zaten ezelden beri,
Ayrılsam gözümde tütersin Yozgat.
Esentepen özdeşleşti yelinle,
Kirazlı Deresi Baraj Gölü’nle,
Çehrilik’in lale sümbül gülünle,
Ayrılsam gözümde tütersin Yozgat.
Tarihte destandır dünün, bugünün,
Bir başka oluyor tören düğünün,
Bayram havasında senle her günüm,
Ayrılsam gözümde tütersin Yozgat.
İlçelerin kaplıcalar diyarı,
Köylerinin hiç bitmiyor şiarı,
Dört mevsime yeter bir ay baharı,
Ayrılsam gözümde tütersin Yozgat.
Çapanoğlu Camii, Saat Kulesi,
Gören hayran kalır, gelir sevesi,
Terk edenin koynundadır hevesi,
Ayrılsam gözümde tütersin Yozgat.
Ben sana âşığım, kızıp küsemem,
Bağlanmışım, terki diyar edemem,
Nazını çekerim, daha gidemem,
Ayrılsam gözümde tütersin Yozgat.
Gülbahçe gayet sevdi, hoşlandı,
Yozgat’ın bağrında doğdu, yaşlandı,
Meyve veren ağaç gibi taşlandı,
Ayrılsam gözümde tütersin Yozgat.
SALİM GÜLBAHÇE
BOZOK GÜZELLEMESİ
Yad ellerde hasretini çektiğim,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Andıkça da şiirlere döktüğüm,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Yerköy’ün dört mevsim iklimine bak,
Dokuz ay dalında sararmaz yaprak,
Kavuna tat veren kırmızı toprak,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Sorgun merkezine kaplıca veren,
Suyuna yıldızlı tesisler kuran,
Gelişim hızıyla dimağ durduran,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Tarihçe de benzeri yok dünyada,
Gizemli kemeri yaşar hülyada,
Hitit uygarlığı Sarıkaya’da,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Bir çıktı, pir çıktı Cavlak deresi,
Bereket diyarı oldu yöresi,
Bozulmamış geleneği töresi,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Karamağra, Çayıralan, Çekerek,
İştah açar lavaşıyla, çökelek,
Üstüne de has naneyle, efelek,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Şefaatli sarı buğday ambarı,
Arpa, nohut, çavdar, mercimek, darı,
Boğazlıyan’da bal şeker pancarı,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Akdağmadeni’nin ardıcı çamı,
Mesiresi döker kederi, gamı,
Salebi, sakızı, sulu şalgamı,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Büyüknefes’te de tarih alası,
Görkemli Cehrilik, Gelin Kayası,
Yaylamızda icat yoğurt mayası,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Kazankaya Kanyonu’ndan bakarken,
Bal kayadan süzülerek akarken,
Çiğdem çiçek, nevruz lale kokarken,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Çandır’ın her yanı üzüm bağları,
Kekik tadı verir tereyağları,
Misk, amber kokulu yüce dağları,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Gönüller arzular Kadışehri’ni,
Kemer gibi akıp giden nehrini,
Testi kebap seven bilir kadrini,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Gizemlidir Aydıncık’ın öreni,
Hayran bırakıyor gelip göreni,
Yufkasına dut çalması süreni,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Saraykent tarihten adını almış,
Eski sarayları namını salmış,
Padişahlar konuk etmiş, yollamış,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Trenle tanınmış Yenifakılı,
El emeği raylarının çakılı,
Tünelleri düşündürür akılı,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Gelingüllü Esenli’nin göleti,
Deniz gibi cezbediyor milleti,
Yozgat’ta başka tat sazanın eti,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Adında pirlerin duası vardır,
Mertlik unvanları hep aşikârdır,
Çapanoğlu’ndan da bir yadigârdır,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
Destan oldu Beşçamlar’ın dünyası,
İz bıraktı Sürmeli’nin nidası,
Bozok Gülbahçe’nin kara sevdası,
Bozok sevdasıyla Yozgat’a selam.
SALİM GÜLBAHÇE
YOZGAT’A SELAM
Yiğitlerin harman olduğu diyar,
Bozok Yaylası’ndan selam getirdim.
Kalbindeki sevda, yirmi dört ayar,
Aşkın âlâsından selam getirdim.
Yozgat’ın her karış toprak taşından,
Muslubelen geçit vermez başından,
Testi kebabından, arabaşından,
Keklik çorbasından, selam getirdim.
Yoğut mayasından, sarı yağından,
Beş Çam’ın gizemli otağından,
Sürmeli Çoban’ın sevdalarından,
Sevda yuvasından selam getirdim.
Büyük Camisi’nden, Çapanoğlu’ndan,
Eğrice’de yağan kardan, doludan,
Ağustos ayında, buhar soludan,
Serin havasından selam getirdim.
Nohutlu Baba’nın, Kırk Kızlar’ından,
Gelin Kayası’nın ,ahuzarından,
Yürek göyündüren masallarından,
Kara sevdasından selam getirdim.
Bozoklardan gelen dostluk elinden,
Sürmeliye esen seher yelinden,
Nida Tüfekçi’nin nağmelerinden,
Kültür dehasından selam getirdim.
Ahmet Efendi’den dergâh ehlinden,
İman deryasından, ilim nehrinden,
Büyük şehit veren küçük şehrinden,
Şehit salasından selam getirdim.
Baki selam olsun bizden sizlere,
Tebessüm nakşolsun benizlere,
Gülbahçe’nin sözü damlada zerre,
Gönül deryasından selam getirdim.
SALİM GÜLBAHÇE
YOZGAT İSİM BULURKEN
Eskiden bereketli günlerde, obalar göçe başladığında,
İn dere, çık yokuş; dağlar tükenmek bilmezmiş.
Keçesi sırtına Türkmen gençleri,
Bebesi koynunda kınalı gelinler,
Yol boyunca yükselen dağları sayarmış.
Saymayın, “Yüz kat.” demiş yol yorgunu bir gelin,
Yankılanmış dağlarda o ses,
“Yüz kat.” , “Yüz kat.” diye.
Rivayet edenler der ki:
Halk dilinde böyle ad bulmuş Yozgat.
İçi dışı güzel olan bir çobana konuk olunca Hızır,
Sunmuş konuğuna ak güğümden ak sütünü,
Tüm içtenliğiyle Cabbar Ağa.
Hızır aleyhiselam hoşnut,
“Sütün yoz kat olsun” diye duaya durmuş.
Rivayet edenler der ki:
“Yoz kat.” , “Yoz kat.” diye diye,
Halk dilinde böyle ad bulmuş Yozgat.
Malazgirt’ten sonra Oğuz’un yirmi dört boyundan,
Salür’müş, Eymür’müş, Karkın’mış adları,
Soyları Oğuz,
Beydilli-Bayındır’mış boyları.
Çadırları soylu,
Bereketliymiş toprakları.
Rivayet edenler der ki:
Hâlâ saklı dururmuş “Kara Tatarların” ayak izleri,
Daha Hititler, Frigler, Persler varmış,
Her devirde, her millete,
Her medeniyete yurt olmuş Yozgat.
Bozkırın sevdası büyük olurmuş,
En güzel, en içli aşk türküleri,
Bozok yaylasında söylenmiş.
Aşk oduna yanınca Sürmeli Bey,
O da vurmuş sazının tellerine,
İşte biz yıllardır Yozgat’ı o türkülerde dinledik.
Anadolu’nun tam ortasında,
Bir beşik gibi sevgiyle kurulmuş Yozgat.
SECEATTİN ÖZTÜRK
CAN YOZGATLIM
Acep kollarımı açsam,
Gelir,misin can Yozgatlım?
Yollarına güller saçsam,
Gelir misin can Yozgatlım?
Bu aşkından oldum sersem,
Yüreğimi sana versem,
Seviyorum seni desem,
Sever misin can Yozgatlım?
Takatım kalmadı sana,
Küle döndüm yana yana,
Azrail kıyarsa cana,
Celladım ol can Yozgatlım.
Aşkındır beni ağlatan,
Dertten derde beni atan,
Deryalara beni satan,
Kurtar beni can Yozgatlım.
Canım dedim, can olasın,
Damarımda kan olasın,
Bir ömür benle kalasın,
Kalır mısın can Yozgatlım?
SELMAN KİRAZLI
BAHAR YOZGAT’TA GÜZELDİR
Dipsiz orman, semaver kur,
Doğa Yozgat’ta özeldir.
Hem yudumla, hem seyre dur,
Bahar Yozgat’ta güzeldir .
Başka parlar ay, yıldızlar,
Çıkmaya başlar andızlar,
Piknikte meşhur cızbızlar,
Bahar Yozgat’ta güzeldir.
Yurttur uçan kuşa, kurda,
Kazankara salep burda,
Testiler dizilir korda,
Bahar Yozgat’ta güzeldir.
Salıncak kur çam dalına,
İç gider lale alına,
Buyurun Yozgat eline,
Bahar Yozgat’ta güzeldir.
Mor lavanta adasıyla,
Ruhu besler gıdasıyla,
Hoş kokulu Nidası’yla,
Bahar Yozgat’ta güzeldir.
Derde deva, kaba saba,
Bilenler var mı acaba?
Çarşıda bak ballıbaba,
Bahar Yozgat’ta güzeldir.
Bağım, bostanım organik,
Bizde gerçek, sevgi teknik,
Kalmaz ne atak ne panik,
Bahar Yozgat’ta güzeldir.
Kırda kelebe, böceği,
Burda peygamber çiçeği,
Cömertir, yoktur ölçeği,
Bahar Yozgat’ta güzeldir.
Aras der, ne desek de az,
Buyrun Umutlu’ya bu yaz,
Hazırdır pilav üstü kaz,
Bahar Yozgat’ta güzeldir.
SEMİHA ARASBORA
YOZGAT DİVANI
Tarihini anlatamam öyle birkaç söz ile
Oğuzlara dayanmakta aslı, boyu Yozgat’ın.
Yüreğinde hayat buldum, yaşıyorum haz ile,
Umutlu da umut oldu cana köyü Yozgat’ın.
Çapanoğlu’nda dinlerken Ezan-ı Muhammedî,
Gönlümü bir aşka saldı nakış nakış mabedi,
Aklıma düştü rahmetle andım şeyhim Ahmet’i,
Fısıldadı kulağıma kutlu toyu Yozgat’ın.
İlk baharda Cehrilik’te lalelerin kokuşu,
Güzelliği seyran eyler, sevgiyle öter kuşu,
Yolcuları yolcu eyler, Muslubelen Yokuşu,
Misafire sofra kurar, böyle huyu Yozgat’ın.
Kışın gelin gibi çamlar Çamlık Millî Parkı’nda,
Ayazda akmıyor sular, buz tutmuşlar arkında,
Soğuk bozkırlara inat sevgi taşır ırkı da,
Isıtır bizi salebi, közde çayı Yozgat’ın.
Edirne’den Kars’a kadar her bölgeye ulaşır,
Yiğitleri gurbet gurbet geçim için dolaşır,
Nida ile türkü olur, gönüllere bulaşır,
Dile destan sürmelidir yiğit beyi Yozgat’ın.
Türkiye’nin ortasında bir başka güzel yeri,
Temiz Çamlık havası var Mevla’nın mücevheri,
Yurdumun her köşesinde nöbet tutar askeri,
Bu sebepten şehit veren en çok sayı Yozgat’ın.
Akdağların çamı besler tüm iç Anadolu’yu,
Hasta olan alır termal kaplıcada soluğu,
Hangi şehirlere vermiş Allah böyle bolluğu?
Dağı taşı bor madenle dolu kuyu Yozgat’ın.
Kendimi düşte madımak toplarken görüyorum,
Koyun kuzunun peşinde koparken görüyorum,
Sarı başakları deste yaparken görüyorum,
Çiçekli çayır cennetten sanki koyu Yozgat’ın.
Anam, çanakta yeşeren peynir ilaçtan derdi,
Hedik haşlar, kavurgaya çedene katıp yerdi,
Arabaşı kaz etiyle yapılınca pek severdi,
Örfüne sadık, yöreye âşık soyu Yozgat’ın.
Nohutlu Tepesi’ne çıkıp şehri seyreyledim,
Huzurla, neşeyle doldum; derdi tehir eyledim,
Gönlümüze ilham geldi, sözü şiir eyledim,
Aras’ım şair olmuşsa vardır payı Yozgat’ın.
SEMİHA ARASBORA
BABA YURDUM
Olursa olsun be toprağım kıraç,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Yaslandığım dağdır derdime ilaç,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Görkemli tarihi, muteber soyu,
Cezbeder insanı gizemli huyu,
Varsın çağlamasın pınarı, suyu,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Hangi ilde vardır bu kadar yiğit?
Filizlenmez çürük olsaydı çiğit,
Bundan her yıl yakar analar ağıt,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Vaktiyle göndermiş zalime tabur,
Yinede vurmuşlar sırtına kambur,
Bariz gerçek için çalacak tambur,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Şanı yüzyılları deler de geçer,
Düşman uykusunu böler de geçer,
Çeri çöpü yere eler de geçer,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Batar kültürünü kaybeden şehir,
Özünü unutan yutuyor zehir,
Yazar şair olur çağa panzehir,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Hasret kalsa da can; bülbüle, güle,
Dönmesin sevdalı gönüller çöle,
Kire bulanmadan kal Atakule,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Atmayın yabana zade, merdini,
Vatana can veren her bir ferdini,
Kulak verip dinle bir kez derdini,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Olmasam da tütsün orda ocaklar,
Giderim unutmasın diye çocuklar,
Yürek büyük küçük demez kucaklar,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Gülmese de bana toprağım ana,
Bir gün yeşerecek yaprağım ana,
Irgalansın yeter bayrağım ana,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
Asil köyüm, ilçem daima var ol,
Aras’ım uzaktan gereceğim kol,
Yoktur şaire de ne sağ ne de sol,
Yozgat benim baba yurdum, diyarım.
SEMİHA ARASBORA