BOZOK YAYLASI
Bin üç yüz metreden yüksek başı,
Yaylalar içinde Bozok Yaylası.
Suyu gayet soğuk, hoştur havası,
Yaylalar içinde Bozok Yaylası.
Çiçekler içinde çiğdemden sarı,
Mayısta geliyor yaylanın karı,
Gayet leziz olur Yozgat’ın balı,
Yaylalar içinde Bozok Yaylası.
Kabak Tepe dersen soğuk havası,
Çamlık’ın bambaşka, hoştur sefası,
Sürmeli’yse dostlar, yayla sefası,
Yaylalar içinde Bozok Yaylası.
Her sabah dumanlı Çamlık’ın başı,
Yaylalar içinde bulunmaz eşi,
Kırcı, boran ile geliyor kışı,
Yaylalar içinde Bozok Yaylası.
Yaylanın başıdır Çamlık Tepesi,
Ortasında Cami, Saat Kulesi,
Dolmuyor Demirel’in çilesi,
Yaylalar içinde Bozok Yaylası.
HÜSEYİN DEMİREL
YOZGAT GÜZELİ
Güneş semah ederken kahverengi gözlerde,
Kâinatta heyecan artar Yozgat güzeli.
Yediveren gülleri filizlenen sözlerde,
Gök kuşağının nabzı atar Yozgat güzeli.
Bakışlarında sevda, yüzünde bitmeyen nur,
Bu yüzden hayâllerim yüreğinde soyunur,
Her seher saçlarının telinde rüzgâr yunur,
Çamlık’ın gölgesinde yatar Yozgat güzeli.
Yine de buse verir dirhem dirhem erirken,
Ruhunda nokta nokta yalnızlık seğirirken,
Umut denen dergâhta vuslatı eğirirken,
Günleri birbirine çatar Yozgat güzeli,
Sürülürken zamanın bir ucundan ucuna,
Aklımın dikişleri döküldü avucuna,
Yalnızca ben değilim bu sevdanın suçuna,
Sen de ortaksın, katar katar Yozgat güzeli.
Hasretin, akşamların gözlerinde nem oldu,
Cennete bir kıl kadar yakın cehennem oldu,
Aşkın okyanusunda kırık bir teknem oldu,
O da sen olmayınca batar, Yozgat güzeli.
HÜSNÜ ÖZDİLEK
YOZGAT’IN
Beş bin yılı destan etmiş yâdına,
Tarihi kucaklar kolu Yozgat’ım,
“Yoz Kat” demiş kutlu Hızır adına,
Köklüdür geçmişi ulu Yozgat’ın.
Çapanoğlu Camii’nde el açsam,
Bir ara Çamlık’a uğrayıp geçsem,
Karadikmen’de bir bardak su içsem,
Şifalıdır suyu, seli Yozgat’ın.
Akdağ’da dolaşır bir sarhoş peri,
Sesi yankılanır yaz geceleri,
Ağarınca yavaş yavaş tan yeri,
Çözülür efkârlı dili Yozgat’ın.
Kar bulutu dağlarına ağınca,
Beyaz giyer kış mevsimi boyunca,
Kırkikindi yağmurları yağınca,
Suya kanar dağı, beli Yozgat’ın.
İlkbaharda kuşlar döner yuvaya,
Çiçek kokuları siner havaya,
Bir esrarlı neşe çöker ovaya,
Görülmeye değer hâli Yozgat’ın.
Delice Irmağı coşar, gür akar,
Yeşil Irmak Çekerek’e taç takar,
Yazın okşar, kışın dondurur, yakar,
Deli eser poyraz yeli Yozgat’ın.
Ufuklara kanat gerer dağları,
Efsane, destandır geçmiş çağları,
Verimlidir bahçeleri, bağları,
Hoş kokar sümbülü, gülü Yozgat’ın.
Coşa gelir gâhi ağalar, beyler,
Gâhi yanık yanık bir türkü söyler,
“Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler,”
Bir başkadır sazı, teli Yozgat’ın.
Selçukludan, Osmanlıdan izi var,
Saymadığım daha nice gizi var,
Kalkınmada çağa uygun hızı var,
Açıktır her zaman yolu Yozgat’ın.
İBRAHİM SAĞIR
YOZGAT’TA
Medeniyetlerin harman olduğu,
Çağlardan bahseder izler Yozgat’ta.
Zaman ırmağının akışlarında,
Çözülür günbegün gizler Yozgat’ta.
Beş bin sene iyi kötü dem sürmüş,
Nakış nakış kültür ağını örmüş,
Cumhuriyet ile felaha ermiş,
Günaydın bakışlı yüzler Yozgat’ta.
Hızır koymuş derler şehrin adını,
Örfüne bağlıdır eri, kadını,
Çamlık’ta sürerken keyfin tadını,
Aşıklar yârini gözler Yozgat’ta.
On üç ilçe, on üç oğul gibidir,
Her biri bir başka ün sahibidir,
Şefaatli kardeş, Yerköy ağabidir,
Asalet yüklüdür özler Yozgat’ta.
Akdağmadeni’nde kurşun saklıdır,
Kadışehri sanki tarih yüklüdür,
Tarımda en önde Aydıncıklı’dır,
Burçak yolar narin kızlar Yozgat’ta.
Çayıralan çeker gurbetlik sancı,
Ziraat Çandır’ın haklı övüncü,
Sorgun, Sarıkaya şifada öncü,
Sağlıktan açılır sözler Yozgat’ta.
Boğazlıyan şeker pancarı eker,
Fabrikası bol bol üretir şeker,
Çekerek dağlara içini döker,
Kuraktır, yamandır yazlar Yozgat’ta.
Yenifakılı’da tarım baştadır,
Umutları yağmurdadır, yaştadır,
Saraykent termal ile uğraştadır,
Yaşanır tekmilce hazlar Yozgat’ta.
Ruhu okşar nağme nağme Sürmeli,
Bu ezgiler ilelebet sürmeli,
Oyunlarda sinsin, halay görmeli,
Çalınsın ahenkle sazlar Yozgat’ta.
İBRAHİM SAĞIR
YOZGAT’IM
Oğuz’un kolusun, Bozok’tur boyun,
Salınır âlemde ongun Yozgat’ım!
Töreye bağlısın, asildir huyun,
Meşhur yiğitlerin cengin Yozgat’ım!
Çamlık’ın başında kurulmuş kürsü,
Cem olmuş şuara, diriltir harsı,
Dolaştım Acem’i, Arap’ı, Fars’ı,
Bulamadım senin dengin Yozgat’ım!
Çomakdağ’ın, Akdağ ormanın güzel,
Soğuksu, Kömüşlük mekânın özel!
Çamlık’ın başından çeksem bir gazel,
Ezelden ciğerin yangın Yozgat’ım!
Sıla hasretiyle göz şakır şakır,
Döker yaşlarını, dil adın okur,
Yören garipse de halkın da fakir,
Vefan Karun’dan da zengin Yozgat’ım!
Asırlardır akar kaplıcaların,
Sorgun, Sarıkaya, Boğazlıyan’ın,
Kudretten fışkırır, şifa her yanın,
Alâimisema rengin Yozgat’ım!
Arabaşın, turşun, testi kebabın,
Sarığı burmanla ağızlar tadın,
Bir başka güzeldir senin a’yad’ın,
Konakların serin, sengin Yozgat’ım!
Âşıkların çoktur, vasfın Nida da,
Halkın sevi güder, meyletmez dâda,
Leyl-i nehar dağda, bağda, odada,
Okunur dillerde, cöngün Yozgat’ım!
Ozan İlo nakış, başına kakı,
Gönlümden dilime döküldü ta ki,
Rabb’imden dileğim, niyazım o ki;
Artsın itibarın gün gün Yozgat’ım!
İLHAMİ ERDOĞAN
BİL Kİ YOZGATLI
Saf Anadolu’nun merkez diyarı,
Dürüstlük, doğruluk sermaye kârı,
Sevdiği uğruna ateşi, narı,
Seçen varsa gardaş bil ki Yozgatlı.
Önem vermez kıymet paraya, pula,
Mütevazı, bakmaz çuhaya çula,
Sevdiği içinse bir çıkmaz yola,
O girmişse sorma bil ki Yozgatlı.
Sevmişse o sever, yolundan dönmez,
Karartır gözünü, hiç taviz vermez,
Önce canan sayar, canı hiç görmez,
Görürsen böylesi bil ki Yozgatlı.
Ben de Yozgatlıyım, kendimden payım,
Yerköy ilçemdir, Göçerli köyüm,
Sevdiği tarafı yapmışsa kıyım,
Ondan sorma gardaş, o da Yozgatlı
Ben İrfan’ım, böyle okudum yazdım,
Yukarda dediğim beynime kazdım,
Nankör olanlardan o kadar bezdim,
Bezdiğin bildirmez o da Yozgatlı.
İRFAN KORKMAZ
YOZGAT
Hakk’tan başkasına eğilmez başın,
Yiğittir, soyludur her vatandaşın,
Tarihler kadar eskidir yaşın,
Maziden atiye koşar Yozgat’ım.
Bir karış toprağına düşman girmedi,
Al bayraktan başka bayrak görmedi,
Kültüründen asla taviz vermedi,
Başı dimdik yaşar Yozgat’ım.
Alevi-Sünni, Kürt-Türk birlikte yaşar,
Beraber ağlayıp beraber coşar,
Yozgatlım huzura, barışa koşar,
Haydi bu işi de başar Yozgat’ım!
Yiğitler harman olmuş bu yerde,
Havasıyla suyu derman her derde,
İnsan doğduğu yeri elbet sever de,
Sevdan gönüllerden taşar Yozgat’ım.
Batı’da Yerköy, doğuda Sorgun,
Çıkamak Çamlık’a, dizlerim yorgun,
Dişlili sana doğuştan vurgun,
Yolun Muslubelen’i aşar Yozgat’ım.
İSMAİL BÜYÜKEROL
KOÇAK YOZGAT
Kar eksilmez şu Yozgat’ın dağında,
Güzel çoktur tarlasında, bağında,
On beşinde hem de gençlik çağında,
Yozgat seni gonca güller bürüsün,
Arasında sürmeliler yürüsün.
Kış gelince yaman olur ayazı,
Nida gibi çalamadık bu sazı,
Hüzni Baba diyemedik biz sözü,
Yozgat seni gonca güller bürüsün,
Arasında sürmeliler yürüsün.
İskele’de iki ırmak bitişir,
Akdağ’ında ulu çamlar yetişir,
Dallarında sarı bülbül ötüşür,
Yozgat seni gonca güller bürüsün
Arasında sürmeliler yürüsün.
Yerköy, Sorgun başı çeker, gelişir,
Fakültesi ilim ile buluşur,
Evlatların vatan için çalışır,
Yozgat Seni gonca güller bürüsün,
Arasında sürmeliler yürüsün.
Çekerek’te ırmağın var, akıyor,
Aydıncık’sa ovasına bakıyor,
Cehrilik de yaban gülü takıyor,
Yozgat seni gonca güller bürüsün,
Arasında sürmeliler yürüsün.
Sarıkaya hamam ile bilinir,
Ötesinde Çayıralan bulunur,
Çamlık’ında gönül pası silinir,
Yozgat seni gonca güller bürüsün,
Arasında sürmeliler yürüsün.
Boğazlıyan güzel biçer tırpanı,
Bozok Yaylası’dır yiğit harmanı,
Şehitlikte ülke için yatanı,
Yozgat seni gonca güller bürüsün,
Arasında sürmeliler yürüsün.
Halaçlı köyümdür, köylüm çalışkan,
Celal Atik gibi olur pehlivan,
Koçak Yozgat gönlümdeki öz vatan,
Yozgat seni lale, sümbül bürüsün,
Arasında sevenlerin yürüsün.
İSMAİL KOÇAK
MAZİDEKİ YOZGAT
Yozgat’ta ve Çamlık’tayım yıllar sonra,
Ne tozpembe hayallerim var ne de öğrenciyim,
Çünkü artık ben de bir babayım.
Olsa da mazi içimde saklı,
Bu gelişim öncekilerden çok daha farklı.
Yani ne zaman buraya gelsem,
Ve oturup baksam taa uzaklara,
Küllenmiş hatıralar içinde bir şeyler canlanır gözümde.
Karıştırsam da yenik belleğimin derinliklerini,
Hatıralar içinde unutulmuşluklara inat,
Aranılanı vermez de saklar sanki Yozgat.
Hey gidi sürmeliler diyarı,
Ve heyyy gidi yiğidin harman olduğu hakikat!
Neler vermezdim yaşamak için o yılları,
Düşünüyorum da şimdi,
Ne yaşamak mümkün o anı,
Ne geri getirmek zamanı,
Belleğim kördüğüm, aklımsa cadı kazanı.
Onun için diyorum ki:
Nerde Abbas Sayar’ı, okuyanı, yazanı,
Nerde pansiyon günleri, lise yılları?..
Unutulur mu Ertuğrul Kapusuzoğlu,
Hasan Abi dediğimiz baba Kartoğlu?..
Hani nerde Müfit Onur, Zakir Mantı, İsmail Keleş,
Bahri Tek, Aziz Öztürk, Filozof Esat,
Nerde Edip Ersoy, İlbey ve Erkaya Haşmet?..
Hani kıskandığımız, küstüğümüz kızlar,
Nerde şimdi sevgiyi paylaştığımız Nebahat?..
Nerde Mozart’ ın “Kader Kapıyı Çalıyor” senfonisi,
Müzikçi İrfan, Bedenci Yunus ve Felsefeci Celal Hoca’nın sesi,
Ya Halil Yavuz’un bastığı belletmen odası?..
Hani nerde kış ayazına karşı geldiğimiz Hastane Caddesi,
Gözlerimi penceresinde asılı bıraktığım yeşil boyalı ev?..
Anlatılmaz, yaşanırmış ya duyguların hası,
İşte o manada bir durum kısacası.
Heyhat!..
Cahit Sıtkı’nın dediği gibi:
“…ateş yakar su boğarmış…”,
Zamanın hatıralarla beslenen bir dev olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
KAŞİF KANİ ERTÜRK
YOZGAT SÜRMELİSİ
Sorma nerdesin, nedir bu hâlin diye,
Bir burukluk var içimde.
Bir burukluk ki tarifi imkânsız,
Sevgi özleme, özlemse hicrana gebe.
Öyle bir hikâye ki,
Vuslat ebediyen yok sanki içinde.
Belli ki,
Yaşanacaklar da ,
Yaşanmışlığın çaresizliğine tutsak.
Bu şehir, bu mekân,
Yani yiğidin harman,
Sevdaların sır olduğu şu Yozgat,
Kimisine zindan olur, kimisine özlenen hayat.
Hayat dediğin de zaten bir türkü değil mi?
Nida Tüfekçi üstadın “Sürmeli “si gibi.
Hani diyor ya,
“Çamlığın başında tüter bir tütün,
Acı çekmeyenin yüreği bütün…”
Ha bütün ha yarım ne fark eder?
Geçer gider hayat denen ömür.
Çamlık’ı duman alır, Yozgat’ı boran,
Sonra da sevdalı gönüllere acı olur dolan.
KÂŞİF KANİ ERTÜRK
YOZGAT
Bir mevsimin kışı soğuk, sert ise,
Yozgat işte orasıdır emmoğlu!
Bir şehir ki insanları mert ise,
Yozgat işte orasıdır emmoğlu!
Tepeleri çıplak, dağları karsa,
Bahçeleri sarı ayvaysa, narsa,
Çileyi anlatan şairi varsa,
Yozgat işte orasıdır emmoğlu!
Çekerek bağrına basarsa seni,
Çandır’da üzüme çağırın beni,
Şefaatli, Sorgun, Akdağmadeni,
Yozgat işte orasıdır emmoğlu!
Gelin kayasında sevenler yatsa,
Yiğit Çapanoğlu gelip şan katsa,
Yerköylü buğdayı biçince satsa,
Yozgat işte orasıdır emmoğlu!
Medeniyet kurulduktan beri var
Bütün toprağında alın teri var,
Yurdun her yerinde şehitleri var,
Yozgat işte orasıdır emmoğlu!
Ata sporu der, sever güreşi
Sarıkaya’daki Hitit Güneşi
Var mı Sürmeli’nin başka eşi,
Yozgat işte orasıdır emmoğlu!
Toplanınca hainleri dövenler,
Peygamberi, ümmetini övenler;
Bayrağını, vatanını sevenler
Yozgat işte orasıdır emmoğlu!
Bozok Yaylası’nın ciğerparesi,
Her derdin mutlaka vardır çaresi,
Denklemi çözerken x’in karesi,
Yozgat işte orasıdır emmoğlu!
Yıkmadan bir gönül, kırmadan hatır,
Yazarım bildiğim hep satır satır.
Kul Bahri sevdayı böyle anlatır,
Yozgat işte orasıdır emmoğlu!
KUL BAHRİ
NAMIN YAYILDI YOZGAT
Tüfekçi’nin Nida’sına eriştin,
Bir pirin duasıyla da tanıştın,
Cephelerde emsalsizce yarıştın,
Sürmeli’yle namın yayıldı Yozgat.
Ülkemde ilk millî parktır Çamlık’ın,
Akdağ’ında yeşerir fidanlığın,
Kerkenes’tedir sanki gerdanlığın,
Sürmeli’yle namın yayıldı Yozgat.
Nice şehit verdin vatan uğrunda,
Kına yakıp kurban ettin yolunda,
Pirler, veliler yatıyor bağrında,
Sürmeli’yle namın yayıldı Yozgat.
Yiğitliğinle destanlaştı adın,
Haydi siz de arabaşını tadın,
Neyi var ki demeyin Yozgat’ın,
Sürmeli’yle namın yayıldı Yozgat.
Kaplıcaların var, şifadan yana,
Gel soğuk suyundan iç kana kana,
Açıkça davetiyedir duyana,
Sürmeli’yle namın yayıldı Yozgat.
Festival oldu, bak işte sürmeli,
Herkese saygı, sevgi göstermeli,
Bilmem ki daha başka ne demeli?
Sürmeli’yle namın yayıldı Yozgat.
Şair Hakkı der ki, ilimdir Yozgat,
Herkese veriyor bambaşka bir tat,
Doğu’dan Batı’ya çiziyor bir hat,
Sürmeli’yle namın yayıldı Yozgat,
KUL HAKKI
YOZGAT GÜZELLEMESİ
Anadolu’muzun tam ortasında,
Yozgat’ın bayırı, düzü güzeldir.
Sureti belirir gam aynasında,
Kem gözler değmemiş yüzü güzeldir.
Bozokların ruhu sinmiş dağlara,
Çiçek açmış, bahar gelmiş bağlara,
Aşk dilinden selam söyler çağlara,
Akdağların kışı, güzü güzeldir.
Saat kulesinde akarken zaman,
Çapanoğulları dinlemez ferman,
Sorgun Kaplıcası her derde derman,
Mert insanlarının sözü güzeldir.
Yiğitlerin harman olduğu yerdir,
Yediden yetmişe, vatanperverdir,
Alnından boşalan onuru terdir,
Kışın yağan karı, buzu güzeldir.
Bilimin, sanatın beşiği Yozgat,
Gül medeniyetin eşiği Yozgat,
Kör karanlıkların ışığı Yozgat,
Hele Sürmeli’si, sazı güzeldir.
Bozokların duman sarmış başını,
Altına değişmem kara taşını,
Tadan unutamaz arabaşını,
Tandır kebabının tuzu güzeldir.
Kerem, Aslı’sını Çamlık’ta arar,
Sürmeli’de hasret yüreği sarar,
Mehtap ak sularda saçını tarar,
Ovada meleyen kuzu güzeldir.
Halaylar çekilir yaz kış düğünde,
Kebap eksik olmaz her üç öğünde,
Yankılanır ezan mavi göğünde,
Zemherisi soğuk, yazı güzeldir.
Yozgat ellerinde duyulur Nida,
Tüfekçi’den kalır bir uzun seda,
Ses verir sesine cümle şüheda,
Yozgatlının kalbi, özü güzeldir.
M. NİHAT MALKOÇ
YOZGAT’IM
Bin üç yüz metreden yüksektir başı,
Güzelleri çoktur, karadır kaşı,
Misafire boldur ekmeği aşı,
Dillere destandır, balı Yozgat’ın.
Nohutlu Tepesi, Çamlık ormanı,
Çırçır, Şekerpınar derdin dermanı,
Kaymakdonduran okur fermanı,
Burcu burcu kokar, gülü Yozgat’ın.
Yerköy, Şefaatli, Çayıralan’ı,
Girerken karşılar, Muslubelen’i,
Gideni aratır, sonra geleni,
Çok iti kudurttu, yalı Yozgat’ın.
Boğazlıyan, Sorgun, Çekerek,
Fasulye, nohut, mercimek ekerek,
Tertemiz alnından terler dökerek,
Geçimini sağlar dölü Yozgat’ın
Kışlar soğuk olur, serin yazları,
Evcimen olur güzel kızları
Kudretten sürmeli kara gözleri
Kızdan da kıymetli,dulu Yozgat’ın
Sarıhacılı’nın dardır boğazı,
Alnına yazılmış bir kara yazı,
İşte ben burada bıraktım sazı,
Bir türlü bitmiyor yolu Yozgat’ın.
MEHMET ERDEM
YOZGAT
Ruhumun saraylarında saklı, yasaklı kent,
Fikrim sana, gönlüm sana, kalbim, sana hasret,
Ruhumun saraylarında saklı yasaklı kent.
Delice bir sevda gibi,
Çamlık’tan seyre dalmaya özledim seni,
Nohutlu Tepesi’ni, Saat Kulesi’ni,
Delice bir sevda gibi,
Çamlık’tan seyre dalmaya özledim seni,
Seninle yaşadığım aşkların cümlesini.
Güneşe hasret kardelen çiçekleri gibi,
Güneşin doğuşunu,
Her yağmurdan sonra,
Buram buram toprak kokusunu,
Hasretin dar gelip de acıttığında ruhumu,
Havada çam kokunu,
Ruhunun ruhuma dokunuşunu,
Vuruluşunu kalbimin delice sana,
Delice’nin akışını,
Akşamında bir cumanın,
Sana şöyle bir bakışımı özledim.
Yağmur yağı, ıslattığında kalbimi,
Ebem gömecini, börtü böceği, tekeceni,
Delice bir sevda gibi,
Çamlık’tan seyre dalmaya özledim seni.
Hoyrat rüzgârlar eser Çamlık’ın tepesinden,
Nazlı bir gelin gibi,
Doğarken güneş Sarıklının zirvesinden.
Yozgat dikili bir abidesin,
Yüzyıllar ötesinden.
Delice Irmağı çağlar da durulur,
Seni düşündükçe kalbim,
Kırk bir yerinden vurulur.
Tezgâhlarda rengârenk kilim dokunur,
Nakış nakış ruhun ruhuma dokunur,
Delice Irmağı çağlar da durulur,
Seni düşündükçe kalbim,
Kırk bir yerinden vurulur.
Büyük Cami’de ezan okunur,
Mübarek akşamlarında ruhun ruhuma dokunur.
Köy çeşmelerinde, yün yıkayan anaların,
Elindeki tokaçların sesini,
Baharda yağan yağmurlar gibi rahmetini,
Tarihini, iklimini, çehreni,
Delice bir sevda gibi,
Çamlık’tan seyre dalmaya özledim seni.
Bozok Yaylası’nda cirit atan kıratı,
Akdağ’ın yamacında otlayan kuzuları,
Tekeceni, madımağı, hardalı,
Delice bir sevda gibi,
Çamlık’tan seyre dalmaya özledim Yozgat’ı.
MEHMET ŞEN
YOZGAT
Havası sert, insanı mert,
Yozgat gibi olmak gerek.
Ne gam kalır ne de bir dert,
Yozgat gibi olmak gerek.
İnsanlığın özü vardır,
Yüreğinde közü vardır,
Medeniyet izi vardır,
Yozgat gibi olmak gerek.
Vatan aşkı döşündedir,
Kadın-erkek işindedir,
Birlik, dirlik peşindedir,
Yozgat gibi olmak gerek.
Türk töresi orda yaşar,
Yüreklerden sevgi taşar,
Gören hayran kalır şaşar,
Yozgat gibi olmak gerek.
Melek hatun sözün özü,
Görmeyenin kördür gözü,
Alnı açık, aktır yüzü,
Yozgat gibi olmak gerek.
MELEK TEMEL
BİR GARİP YOZGATLIYIM
Gurbet elde hep yalnızım, kimsesiz,
İçimde yanar hasretin emsalsiz,
Geldiğimden beri densiz, düzensiz,
Böylesine bir garip Yozgatlıyım.
Bozok Yaylası’nda şen otağımla,
Yozgat diye çarpan mert yüreğimle,
Çifte sulu, bükülmez bileğimle,
Böylesine bir garip Yozgatlıyım.
Neydi o güzel günler, neydi heyhat!
Çapanoğlu’na çekmişim az inat,
Bendedir ilim, izzet, irfan, sanat,
Böylesine bir garip Yozgatlıyım.
Yiğitlerim, hodri meydan bizimdir,
Can Yozgat’ım benim iki gözümdür,
Mertlik, dürüstlük, yiğitlik özümdür,
Böylesine bir garip Yozgatlıyım.
Metin’im hasretin canıma yetti,
Kalmadı takatim, dermanım bitti,
Hep dost bildiklerim terk edip gitti,
Böylesine bir garip Yozgatlıyım.
METİN ÖZGÜR
HEY YOZGAT’IM
Güzellik diyarısın,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Kahramanlık otağısın,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Yüksek yerde yaylasın sen,
Sevenlere Leyla’sın en,
Ruhumuzda hülyasın sen,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Çapan, Oğuz kurmuş seni,
Bize miras koymuş seni,
Görenlerin övmüş seni,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Tepelerin, derelerin,
Bazı bazı yaraların,
Bilinmedik naraların,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Yazın yeşil Çamlık’ın var,
Eşsiz kahramanlığın var,
İlçe içre sultanlığın var,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Doğu-batı uzanmışsın,
Geri kalmış, aldanmışsın,
Sanki bahtında yanmışsın,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
İlerle ha, küsmek olmaz,
Düşmanıma pusmak olmaz,
Boş vadide esmek olmaz,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Nohutlu tepesi kuzeyinde,
Yeşil Çamlık güneyinde,
İki tepe eteğinde,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Boşa akar Kirazlı Dere,
Dünya nere, Yozgat nere?
Gelişesin Allah vere,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Hep övgüler sana layık,
Hep korusun seni Halik,
Ses çıkmazsa olmaz çığlık,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Yiğitleri yaman ola,
Kara günde harman ola,
Gönüllerde ferman ola,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Vatanımsın, Türkiye’msin,
Varım yoğum, her şeyimsin,
Millî ruha renk verensin,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Yerköy, Şefaatli, Sorgun,
Akdağ, Çekerek yorgun,
Şimdi ticaretin durgun,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Çayıralan, Boğazlıyan mahir,
Sarıkaya kaplıcası meşhur,
Hattuşaş unutulmaz zahir,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Sürmeli’in ile arabaşın,
Yaylalarda yoktur eşin,
Garipsin ya, diktir başın,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
Serin, soğuk suların var,
Hıdırellez Bayramı’n var,
Selam sana, hayranın var,
Hey Yozgat’ım Yozgat’ım.
MUAMMER TURHAN
YOZGAT’IM
Doğruluk var, dürüstlük var özünde,
Şaha kalkmış, kükrer durur Yozgat’ım.
Sıcaklık var, sevgi var her sözünde,
Vatan için titrer durur Yozgat’ım.
Ana gibi dolu, yâr gibi sıcak,
Barış tütsün ister; bu yurt, bu ocak,
Sevgi dolu yüreği kucak kucak,
Yurt nöbeti bekler durur Yozgat’ım.
Yüreği yufkadır, her sözü içten,
Gözü yılmaz zordan, yokluktan, hiçten,
Vatan için dili keskin kılıçtan,
Şehidine ağlar durur Yozgat’ım.
Başı her zaman dik, vicdanı temiz,
İçinde yok kötülükten hiçbir iz,
Bozok Yaylası’nın evladıyız biz,
Yürek yürek çağlar durur Yozgat’ım.
MUHSİN KÖKTÜRK
ANA YURDUM
Bozoklar Yaylası erler diyarı,
Yiğitler harmanı anımdır Yozgat.
Sevgisi gönlümde çoktur değeri,
Varlığı şerefim şanımdır Yozgat.
Çamlık’ında akar buz gibi suyu,
Meydana kurulur düğünü toyu,
Dokunmayın sakın, sert olur huyu,
Yurduma yayılmış ünümdür Yozgat.
Bulutun gözyaşı hayat yaprağa,
Binlerce şehidi vermiş toprağa,
Gurbette hasretiz bahçeyle bağa,
Çayıralan, Yerköy kanımdır Yozgat.
Akdağmadeni’nde yeşil ormanlar,
Boğazlıyan’ında bol bol harmanlar,
Halı dokur kızlar, döner kirmenler,
Çekerek, Şefa’tli yanımdır Yozgat.
Sorgun, Sarıkaya şifalar sunar,
Billur sularından içenler kanar,
Konuksever halkı dost için yanar,
Erenler otağı yönümdür Yozgat.
Yozgat’ın kızları gerçekten ana,
Asla leke değmez inse meydana,
Gerek duymaz onlar şöhrete şana,
Analar bahçesi genimdir Yozgat.
Yozgat’ın gençleri yurdun kölesi,
Vatan yangındaysa bitmez çilesi,
Bozok’un her ferdi Türk’ün kalesi,
Şehitler kalbimde “sin”imdir Yozgat.
Dereler coşarken haz verir çayı,
Misafirperverdir beldesi, köyü,
Masuma, yetime can sunar payı,
Kalbimde sevgisi günümdür Yozgat.
Duman oğlu derki Yozgat’ı tanı,
Yozgat’ın her yanı yiğit meydanı,
Bayrakta can bulur şehidin kanı,
Kur’an’dan yol almış benimdir Yozgat.
MURAT DUMAN