Yozgat Konulu Şiirler 2

MEMLEKETİMİN ANILARI
Çamlık’ın serin yelleri,
Öter seher bülbülleri,
Açılır gonca gülleri,
Tüter burnumda burnumda.

Mor koyunun meleyişi,
Anam hölük eleyişi,
Çocukluğum oynayışı,
Tüter burnumda burnumda.

Gümüş düğme dallaması,
Saat, köstek sallaması,
Atlar cirit oynaması,
Tüter burnumda burnumda.

Üç etek kutnu enteresi,
Kâkül bastı, takar fesi,
Temiz yurdumun havası,
Tüter burnumda burnumda.

Koç yiğitler çeker çizme,
Ala gözlüm takar hızma,
Boncuk, saçlık, pullu yazma,
Tüter burnumda burnumda.

Kirman eğirir nineleri,
Belde yeşil aynaları,
İçsem eski kahveleri,
Tüter burnumda burnumda.

Buğday verir ovaları,
Çiğdem, nergis yaylaları,
Süt doldurur kovaları.
Tüter burnumda burnumda.

Ardıç belin gıcırtısı,
Kağnıların iniltisi,
Yozgat Sürmeli türküsü,
Tüter burnumda burnumda.

Hastır yoğurdu, yufkası,
Gez Kerkenes’in Kal’ası,
Döndü’m âşıklık sevdası,
Tüter burnumda burnumda.
         ÂŞIK SEFİL DÖNDÜ
         (DÖNDÜ AKDEMİR)

      YOZGAT ÇAMLIĞI
Çamlığın üstüne çekilmiş tülü,
Bükülerek gider yolu çamlığın.
Başına taç yapmış kırmızı gülü,
Kucaklar yârini kolu çamlığın.

Semasında uçar kara kartalı,
Ses verir nadide çamların dalı,
Göğsünde süslenmiş rengârenk halı,
Yaradan da gizli balı çamlığın.

Vatana kalkandır yiğidin döşü,
Zirvesinde yatar bir ulu kişi,
Ormanı korumak insanın işi,
Tükenmez seveni dolu çamlığın.

Bağrına yatıp da uzansam hele,
Garip bülbül söyler derdini güle,
Deli gönlüm yanar dönerse çöle,
Yetimi’ye merhem seli çamlığın.
ÂŞIK YETİMİ  (AHMET YETİM)

                   YOZGAT
Zannetme yolunuz uğrar hep sarpa,
Mersin’den çıkınca varma Sinop’a,
Doğu, batı, güney, kuzey tam orta,
Bozok Yaylası’nın yeri Yozgat’ın.

Bozok Eyaleti pek eski adı,
Yirmili yıllarda kalmamış tadı,
Ta eski zamanda Şah’ın damadı,
Süleyman Bey derler “ser”i Yozgat’ın.

Minarede eksilmemiş ezanı,
Hayran bırakıyor gelip gezeni,
Ariflerden duydum ben de ezeli,
Ayete’l Kürsi’dir suru Yozgat’ın.

Çamlık’la Nohutlu benzer semere,
Benzetmem kötüye dedim bir kere,
Ortasından geçer ufak bir dere,
Orda temizlenir kiri Yozgat’ın.

Çamlık’ta bulunur havanın hası,
Orda şifa bulur verem hastası,
Yanında olanın kalmaz tasası,
Ahmet Efendi’dir piri Yozgat’ın.

Göğe doğru çıkar mızrak misali,
Merkezinde mevcut otuz üç cami,
Daim hayırlı olsun cümle encamı,
Şükür eksilmemiş zikri Yozgat’ın.

Mert insansan işte Yozgat burada,
Namertlikten zerre yoktur orada,
Onda yaşayanlar erer murada,
İşte buradadır sırrı Yozgat’ın.

Yayladır yeri de serindir yazı,
Yaman olur kışı, hele ayazı,
Şükür et Rabb’ine, kesme niyazı,
En küçük ozanı Bahri Yozgat’ın.
                   BAHRİ KOÇOĞLU

         YOZGAT’TA
Herkes Çamlık’ına çıkar,
Orman Yozgat’ta, Yozgat’ta.
Ballar lüle lüle akar,
Kovan Yozgat’ta, Yozgat’ta.

Bozok Yaylası’dır aslı,
İmamları bülbül sesli,
Saat Kulesi’yle süslü,
Meydan Yozgat’ta, Yozgat’ta.

Âşık olanlar atışır,
Gözler âşığa bakışır,
Fidan fidan genç yetişir,
Civan Yozgat’ta, Yozgat’ta.

Al al açan şu gülleri,
Sevgi dağıtır yelleri,
Bal akıyor hep dilleri,
Vatan Yozgat’ta, Yozgat’ta.

Tepsi tepsi arabaşı,
Lezzetli güvercin döşü,
Sevinçlerle geçer kışı,
Zaman Yozgat’ta, Yozgat’ta.

Yetişir yağ, yoğurt, pekmez,
Bitir sözü ha Durbilmez,
Hele şöyle Çamlık’ı gez
Fidan Yozgat’ta, Yozgat’ta.
    BAYRAM DURBİLMEZ

        TOPRAĞIM YOZGAT
Eser bu bağrımda serin havası,
Yeller seni söyler, toprağım Yozgat.
Kokar burcu burcu Bozok Yaylası,
Güller seni söyler, toprağım Yozgat.

Sana bağlı Çandır İğdeli köyüm,
Orada yaşarlar emmimle dayım,
Gurbette geçiyor haftamla ayım,
Yıllar seni söyler, toprağım Yozgat.

Çamlık’ın başında duman eksilmez,
Hasreti sevdası serimden gitmez,
Çapanoğlu derler namı tükenmez,
Diller seni söyler, toprağım Yozgat.

Yiğitlik denince harmanı derler,
Dersini Almış da Ediyor Ezber,
Çalar âşıkların, Sürmeli söyler,
Teller seni söyler, toprağım Yozgat.

Düğünü, töresi, alayı başka,
Davulu, zurnası, halayı başka,
Bayram’ım neyleyim sılayı başka,
İller seni söyler, toprağım Yozgat.
                  BAYRAM ERDOĞAN

              YOZGATÇA
Domatese kırmızı, fasulye pakla,
Danaya buzağa, ilçeye kaza,
Herkes faraş diyor, biz de koz kurağa,
Yozgat’ta halaya eme diyorlar.

Patatese gümpür, havuç pürçüklü,
Tencere guşene, ite küçüklü,
Eller yatak diyor, biz de döşekli,
Yozgat’ta mendile yağlık diyorlar.

Elbise entari, ekmeğe somun,
Asbap olur adı iç çamaşırın,
Yanımıza böğür, arkada sırtın,
Yozgat’ta bardağa gade diyorlar.

Mandaya camız, koyuna davar,
Sen gönder diyorsun, bizde de savar,
Salatalık bizde oluyor hıyar,
Yozgat’ta sedire makat diyorlar.

Pencereye toplu, başa da kafa,
Anamıza abı, üzüntü tasa,
Geçen seneye bıldır, damata guva,
Yozgat’ta nasıla, neşaal diyorlar.

Yeleğe cemeden, hırkaya kazak,
Çileye gelep der, yapmada tezek,
Dedemin donunun ağzına bezek,
Yozgat’ta rezile, malamat diyorlar.

Etliye şişko, zayıfa dırık,
Hasta kuzulara deniyor arık,
Uzayan saçlara örülür belik,
Yaşlanmış eşeğe gölük diyorlar.

Hiç kızmayın bu da bizim dilimiz,
Türkiye’nin dört yanında ünümüz,
Bozok’tur yaylamız, Yerköy ovamız,
Coşkun’a dur değil, hop hop diyorlar.
                        COŞKUN GÜNDÜZ

              SEHER YELİ
Bağrım yaralandı, gönül niyazda,
Seher yeli sevdiğimden haber ver.
Yozgat ili Musabeyli Boğaz’da,
Seher yeli köyümden bir haber ver.

Kader vurgunuyum dört bir yanımdan,
Ayrı düştüm mekânımdan, ilimden,
Bozok Yaylası’nın gonca gülünden,
Seher yeli köyümden bir haber ver.

Zalim felek kaşlarını çatmada,
Âşık Durmuş gönlüm yanıp tütmede,
Köyüm viran olmuş, baykuş ötmede,
Seher yeli köyümden bir haber ver.
                              DURMUŞ GÜÇ

       SELAM SÖYLEYİN
Taş ile örülmüş Saat Kulesi,
Turnalar Yozgat’a selam söyleyin.
Sağ yana kıvrılır Yozgat lisesi,
Turnalar Yozgat’a selam söyleyin.

Yozgat ili derler cennet misali,
Dünyada bulunmaz eşi, emsali,
Çapanlardan yadigâr Büyük Cami,
Turnalar Yozgat’a selam söyleyin.

Bir yanı Nohutluk, bir yanı Çamlık,
Kırıklı’nın tepe taşlık, kayalık,
Bir yanı bağ bahçe, bir yan elmalık,
Turnalar Yozgat’a selam söyleyin.

İlim Yozgat, gönlüm Bozok Yaylası,
Lalelerle dolmuş Gelin kayası,
Tarih haşmetli, temiz havası,
Turnalar Yozgat’a selam söyleyin.

Bizim Doğan Çelik Yozgat’a hasta,
Şekerpınar suyu altından tasta,
Bozok’ta mola ve sürücü usta,
Turnalar Yozgat’a selam söyleyin.
                         DOĞAN ÇELİK

      SEVDALI BİR YOZGATLI
Nörüyon ağızıyla, şivesine âşığım,
Sevdalıyım sevdalı, aşığınım Yozgatlı.
Güzellerin dostane, işvesine âşığım,
Sevdalıyım sevdalı, aşığınım Yozgatlı.

Tandırında sacında, buğulu çöreğine,
Konağında fırında, kızarmış böreğine,
Dağlarında avlanan, avcının süreğine,
Sevdalıyım sevdalı, aşığınım Yozgatlı.

Dostum dediklerini, çok candan sevmesine,
Vatanı bayrağını, anadan övmesine,
Irakta biri için, dizini dövmesine,
Sevdalıyım sevdalı, aşığınım Yozgatlı.

Vatandan söz edince, öne atılmasına,
Düşman denilince de, kaşlar çatılmasına,
Erkeği kadınıyla, buna katılmasına,
Sevdalıyım sevdalı, aşığınım Yozgatlı.

Gül yüzlü güler yüzlü, sabırlı olmasına,
Tok gözlü açık sözlü, kararlı olmasına,
Can tezli candan tezli, yararlı olmasına
Sevdalıyım sevdalı, aşığınım Yozgatlı.

Yazlarına kışına, baharına güzüne,
Yozlarına kuşuna, buharına közüne,
Bozlarına taşına, bayırına düzüne,
Sevdalıyım sevdalı, aşığınım Yozgatlı.

Nohutlu’nun yeline, Sürmeli’de geline,
Saz çalanın eline, sazın dahi teline,
Cümle âlem diline düşen Bozok iline
Sevdalıyım sevdalı, aşığınım Yozgatlı.

Şu Gelin Kayasına, Cehirlik öyküsüne,
Çamlığın tepesine, Ali”nin türküsüne,
Oğlumun sözlüsüne, kızımın örgüsüne,
Sevdalıyım sevdalı, aşığınım Yozgatlı.

Köyüne köylüsüne, bütün şehirlisine,
Çalışan işçisine, konuğu yerlisine,
Gönülden sevgisine, ileri ülküsüne,
Sevdalıyım sevdalı, Eşrefî’yim Yozgatlı.
                                 EKREM GÜRER

YOZGAT’TAN GELİRİK
Çatak kıyısında, çimlerin arasında
Bir aligülü patladı,
Bir ibibik öttü sessizliğin içinden,
Kuledeki saat beş kez vurdu,
Evleri bastı çeteler.
Darağaçları, ipler, çingeneler,
Çarşı alanında, kule dibinde,
Beyler son isteklerini söylediler.
Kara tandırlarda, oklağacın, sacın,
Ambarlarda yünlerin ve samanların içinden
Sararmış yüzleriyle alındılar birer ikişer,
Kaçtı dağdan dağa geri kalanlar.
Bir sarı çiğdem patladı,
Yoksulun alkışı, varsılın kargışı,
Çarpraz fişekliğe kesmiş korkusuz çeteleriyle
Atladı Çerkez Ethem al atına.
Günün bir tanığı diyor ki:
Yağmalandı kent, yağmalandı köyler.
Şekerpınar, Tekke, Çatak
Suskunluğun defterine yazıldı,
Saygın kâhyalarıyla mahalleler.
Ankara’ya ikinci kapıdan girildi,
Sırmalı kuşaklar, yağlıklar,
Sedef kakmalı tüfekler,
Karaoğlan’da satıldılar.
Ardından
Toplanıp asker dizileri,
Taşhan’da
Vererek ilk savaşlarını açlıkla, bitle,
Yiyerek çarıklarının altını ve süpürge tohumunu,
Dimdik ayakta durdular.
Sonra Sakarya’da, Dumlupınar’da,
“Bozok uşağıyık can sorulmaz,
Vatan sorulur, ne has ne güzel.”
Diyerek vuruldular üçer beşer.
                       GÜLTEN AKIN

          BİZDE SÜRMELİ
Nida Tüfekçi ile yurda yayılan,
İlimizin de millî marşı sayılan,
Ağızlardan düşmeyip bir bir duyulan,
Dillerde türküdür hep bizde Sürmeli.

Maziye dalıp bir hasrettir bazen,
Bir duman ki Çamlık’ın başında tüten,
Yeşil ördek misali göllerde yüzen
Bir özlemdir sılaya bizde Sürmeli.

Fakirin umudu, zenginin gururu,
Bütün gönüllerin müşterek süruru,
Çapanoğulları şehrinin onuru,
İli tanıtan simge bizde Sürmeli.

Yavrusunu bekleyen ak saçlı ana,
Topraktan gelen bir kokudur alana,
Anne ve yâr aynıdır hatır sayana,
İçten gelen bir aşktır bizde Sürmeli.

Tarihten bir sayfa Muşalikalesi,
Bakan gözlerde güzellik nişanesi,
Okunsun her dem Bozok’un esamesi,
Bir özlemdir güzele bizde Sürmeli.

Kurşunlu Cami, Büyüknefes, Kerkenes,
Asırlar öncesinden gelen bir ses,
Kaplıca, Cavlak hepsi turizme enfes,
Bir özlemdir tarihe bizde Sürmeli.

Her sene düzenlenir, herkes katılır,
Açılır stant, birçok ürün satılır,
Makus talihimiz maziye atılır,
Festivalin adıdır, bizde Sürmeli.

“Şair Hakkı” da bir şeyler söylemeli,
Bir aşktan ibaret değildir Sürmeli,
Ne yapıp yapıp şu Yozgat’ı görmeli,
Memlekete sevdadır bizde Sürmeli.
                            HAKKI YURTLU

MEDENİYETLER YURDU YOZGAT
Beş bin yıl öteden güne seslenir,
Yanık yanık çalar neyi Yozgat’ın.
Kışın başka, yazın başka süslenir,
Gül üstünde güler çiyi Yozgat’ın.

Cehrilik’i süsler Gelin Kayası,
Orada yetişir lâlenin hası,
Türkmen’e yuvadır Bozok Yaylası,
Asildir atası, soyu Yozgat’ın.

Nida Hoca sazı alınca ele,
Mevla ahenk verir sazdaki tele,
“Yozgat Sürmelisi” yakışır dile,
Musikide büyük payı Yozgat’ın.

Sevgi, saygı canlı, her şey yolunda,
Zaman durmuş sanki Türkmen Eli’nde.
Töreye bağlıdır kız da, gelin de,
Başkadır düğünü, toyu Yozgat’ın.

Çandır sis altında nefis eğitir,
Aydıncık Kanyon’da sabır öğütür,
Saraykent’te termal şifa dağıtır,
Devadır dertlere suyu Yozgat’ın.

Yenifakılı’da yeşerir bağlar,
Çayıralan kilim dokurken ağlar,
Çekerek’te sevda yüklüdür dağlar,
Aşk okunu atar yayı Yozgat’ın.

Yayla diyarıdır Akdağmadeni,
Sorgun’da dumanın sırdır nedeni,
Sarıkaya hoşnut eder gideni,
Dillerde sohbeti koyu Yozgat’ın.

Boğazlayan suyu barajdan içer,
Kadışehri renk renk gül olur açar,
Yerköy, Şefaatli bereket saçar,
Şükreder bayanı, bayı Yozgat’ın.

Efsunlu zamanın sırlı güzeli,
Hızır himmetiyle dolu ezeli,
Maddede manâyı sezdi sezeli,
Sarhoş etmez asla meyi Yozgat’ın.
                         HALİL GÜRKÂN

    GÖNLÜMDEKİ YOZGAT
Orta Kızılırmak Bozok Yaylası,
Bölgesinde şanlı ildir Yozgat’ım.
Medeniyetlerin buluştuğu yer,
Güzel Türkiye’mde güldür Yozgat’ım.

Alişar Höyüğü yer altı şehri,
Nazlı Kızılırmak önemli nehri,
Gurbette olanlar çekermiş kahrı,
Gözlerin yaşını sildir Yozgat’ım.

Sorgun dolu yaşar on iki ayı,
Görmeden dönmeyin Sarıkaya’yı,
Bağlar Hattuşaşla Kapadokya’yı,
Tarihten bugüne yoldur Yozgat’ım.

Kadışehri, Çandır, Akdağmadeni,
Saraykent, Çekerek fethetti beni,
Akdağ ormanları övgü nedeni,
Ülkemde yeşeren daldır Yozgat’ım.

Yenifakılı’yı, Çayıralan’ı,
Unutmamak gerek Boğazlıyan’ı,
İstiklâl Harbi’nin şahlanan canı,
Bayrağı taşıyan eldir Yozgat’ım.

Aydıncık, Güldede eren mabedi,
Eski adı “Hattuşaş”, “Mamure” idi,
Geçmişten bugüne çok isim derdi,
Yurdunu anlatan dildir Yozgat’ım.

Düğürcük çorbası, çiğdem pilavı,
Oldukça meşhurdur bıldırcın avı,
İnsan sevgisidir, barıştır savı,
Yoksula, garibe koldur Yozgat’ım.

Salmanlı’yla Saray Yerköy’de belde,
Testi kebabı ye Şefaatli’de,
Arabaşı, katmer, cızlak, haside,
Cömertlikte sanki seldir Yozgat’ım.

Bozok Yaylası’nda esen her yelde,
Çiğdem, lâle gezer sevdalı elde,
Sürmeli türküsü söylenir dilde,
Sazların üstünde teldir Yozgat’ım.

Yozgat Merkez ilçe sanki bir gelin,
Kızlar Kayası’dır başında telin,
Konuğu severler; buyurun, gelin,
Gönül sofrasında baldır Yozgat’ım.

Her yana örneksin bugün ve yarın,
Başaklı tarlalar servetin, varın,
Sarıkaya’daki kaplıcaların,
İnsana hayattır, hâldir Yozgat’ım.
                         HARİKA UFUK

                 YOZGAT’IM
Çamlık’ın başında durur bir duman,
Dokunmayın yarama, aman ha aman,
Ah ile vah ile hep geçti zaman,
Ver elini helallaşak Yozgat’ım.

Hayat dinlemiyor ahı, amanı,
Sormuyo hâli yaman olanı,
Şimdi geldi ayrılmanın zamanı,
Ver elini vedalaşak Yozgat’ım.

Sen güzelsin, ben bilirim huyunu,
Yedim ekmeğini, içtim suyunu,
Neçe gezdim kasabanı, köyünü,
Ver elini helallaşak Yozgat’ım.

Ömrüm geçti, varamadım farkına,
Aklım ermez şu feleğin çarkına,
Sözüm yoktur, bende olan hakkına,
Ver elini helallaşak Yozgat’ım.

Dertlerimi kâğıtlara yazarım,
Alış veriş bitti, yoktur pazarım,
Dileğim sende olsun mezarım,
Ver elini helallaşak Yozgat’ım.

Sen güzelsin, hep kusur benden,
Can çıkar bir gün fani bedenden,
Bağışla, af dilerim senden,
Ver elini helallaşak Yozgat’ım.

Ağrı girer hem sağıma, soluma,
Felek vurdu kanadıma, koluma,
Bir yolcuyum, gitmem gerek yoluma,
Ver elini vedalaşak Yozgat’ ım.

Benimle ağlayıp benimle güldün,
Beni hâlimden ancak sen bildin,
Nereye gittiysen benimle geldin,
Ver elini helallaşak Yozgat’ım.

Her an kalbimdesin, asla doymam,
Sen dostumsun, bir kenara koyamam,
Seni incitmeye asla kıyamam,
Ver elini helallaşak Yozgat’ım.

Vakit geldi, veda etmeliyim sana,
Gitmem gerek, yol göründü bana,
Hakkını helal et garip Hasan’a,
Ver elini helallaşak Yozgat’ım.
               HASAN BOZKURT

     GARİPSİN YOZGAT
Elleri nasırlı, merttir insanı,
Şehitlerle dolu bağrın, her yanın,
Asıl sahibisin sen bu vatanın,
Yiğitsin, mersin de garipsin Yozgat.

Tarla ekmek kurtarmıyor seneyi,
Ne bir fabrikan var ne de sanayi,
Dağıttık gurbete geldik haneyi,
Mecbur kaldık mecbur, garipsin Yozgat.

İş yok derler, had safhaya ulaştı,
Geçim kaynağın yok, halkın dolaştı,
Göç illeti kanser gibi bulaştı,
Kaderin mi senin, garipsin Yozgat.

Yeter artık yeter çektiğin kahır!
Ey Bozok Yaylası, ey güzel şehir!
Ekmeğin mi zehir, aşın mı zehir?
Tanımıyor seni, garipsin Yozgat.

İnsanın ihanet etmez vatana,
Rastlamadık ellerinden tutana,
Yüz çevirip tanımayan utana,
Yalnız bırakırlar, garipsin Yozgat.

Seçim vakti çok oluyor sevenin,
Yatırım deyince yoktur gelenin,
Ne tanıyanın var ne de bilenin,
Uslan artık uslan, garipsin Yozgat.

İş güç olmayınca olur mu geçim?
Bunca feryadımız yatırım için,
Bilmiyorum ne idi senin suçun?
Yalnız bırakıldın, garipsin Yozgat.

Hasan’ın gözünde cennetsin cennet,
Varsın baştakiler bilmesin kıymet,
Kıymetini bilen çıkacak elbet,
Küçüksün, şirinsin; garipsin Yozgat.
                         HASAN ŞENGÜL

           YOZGAT SEVDASI
Şenliksiz şölensiz kalan meydanlar,
İçinde bal ister Yozgat sevdası.
Hizmet aşkı ile tutuşsa canlar,
Saracak kul ister Yozgat sevdası.

Gül ile Ünalan gönül erleri,
Şiirde şuurda saklı yerleri,
Nida ile kalan gizli sırları,
Bulmaya yol ister Yozgat sevdası.

Endekçi, döndekçi gelmesin bize,
Düşüp ayak bağı olmasın bize,
Fitne, fesat hâlli dalmasın bize,
Erkekçe el ister Yozgat sevdası.

Ortak paydamızdır gönül birliği,
Konak’ta konuştuk sağlam dirliği.
Bozok’ta yaşatmak için varlığı,
Öz Türkçe dil ister Yozgat sevdası.

Çarşıyı, pazarı gezdim kaç kere,
Durali diyenler Sargın’ı sora,
Erce tavırların durduğu yere,
Uzanan dal ister Yozgat sevdası.

Can Muhsin’den selam derken sizlere,
Hikmet düşer Sorgun saran yüzlere,
Âşık ozanlara, yanık sazlara,
Şebingülü ister Yozgat sevdası.
                  HİKMET OKUYAR