Yozgat Konulu Şiirler 1

               YOZGAT
Silkiniver şöyle hele bir uyan,
Coşuyor yürekler adını duyan,
Halı tezgâhında sevda dokuyan,
Emekçi kadının terisin Yozgat.

Şanını yüceltir senin hemşerin,
Erkekler şahbazdır, kızlar nazenin,
Hak ile yaşayan özgür ülkemin,
Korkusuz bekçisi, erisin Yozgat.

Yeşilırmak coşar senin selinle,
Meyveler can verir esen yelinle,
Akan derelerin, dağın, belinle,
Kurumuş toprağın ferisin Yozgat.

Yozgat Sürmelisi dillerde gezer,
Gam ve hüzün dolar nağmenle her yer,
Sürmeli güzeller adını süsler,
Tarihe şan veren perisin Yozgat.

Kışların soğuktur, baharın serin,
Gönlümün içinde belki en derin,
Tarihi hanların ve camilerin,
Yurdumda mesire yerisin Yozgat.

Bereket sağlıyor tarlada kadın,
Erkekler yoldaşın, kolun kanadın,
Asırlarca sürsün o şanlı adın
Değil ikisi, üçü, birisin Yozgat.

Saat kulen parkta zamanı söyler,
Dağlık da olsa zengindir köyler,
Senden ayrı kalan bilmem ki neyler,
Gönül kitabının serisin Yozgat.

Sorgun, Sarıkaya ve Boğazlıyan,
Çekerek ve Yerköy ya Çayıralan,
Daha nice ilçe ve köyle dolan,
Ülkemin en şirin şehrisin Yozgat.
                    AFET İNCE KIRAT

          SÜRMELİ BEY’İM
Bozok Yaylası’nda arasam seni,
Bulur muyum dersin Sürmeli Bey’im?
Koyduğun izleri ya da gölgeni,
Otlarda, taşlarda Sürmeli Bey’im.

Kuzular öksüzdür, gözleri yaşlı,
Güzeller ağlıyor sürmeli kaşlı,
Çare yok derdine, bağrımız taşlı ,
Nerede gür sesin Sürmeli Bey’im?

Başkası mı yoktu, mahvoldun niye?
Muhtacız inan ki böyle sevgiye,
Umut çiçekleri yeşersin diye ,
Gönül tarlasını Sürmeli Bey’im.

Seni arıyorlar dağda, bellerde ,
Söylediğin türkü şimdi dillerde,
Kavalın ve sazın yaban ellerde,
Kesildi nefesin Sürmeli Bey’im.

“Çare bende” diye Yozgat’a varıp,
Gönül yarasını onarıp, sarıp,
Bozok yaylasında kanun çıkarıp,
O Türkmen babayı Sürmeli Bey’im.

Belki de konuştun, belki söz verdin,
“Anamı gönderir alırım.” derdin
Vermedi vicdansız çoğaldı derdin
Kırıldı hevesin Sürmeli Bey’im.

Olmuyor inan ki aşk yata yata,
İhtiyacın vardır artık sürate,
Sevdanı kolundan çekerek ata,
Terkine bindirip Sürmeli Bey’im.

Can kuşun ötmüyor dertli kafeste,
Bizleri ağlatır, yakar her beste,
Lanetler gizlidir yükselen seste,
Boş kaldı kafesin Sürmeli Bey’im.  –

Kim bilir kaç tane kurban adadın ?
Sen toprak altında senle muradın,
Asırlar geçse de kaybolmaz adın,
Sevdanız yıllarca Sürmeli Bey’im.

Bozok Yaylası’ndan eksilmez duman,
Sizi ayırandır mahşerde yanan,
Cennette seninle sürmeli canan,
En güzel yerdesin Sürmeli Bey’im.
                       AFET İNCE KIRAT

                SÜRMELİ
Sürmeliyi gördüm Bozok ilinde,
Kaşları Sürmeli, gözü sürmeli.
Tatlı sözleri bal olur dilinde,
Şekerdir dökülen sözü sürmeli.

Güzeller güzeli seçilmiş belli,
Salınarak geçip gider tan yeli,
Huri mi, melek mi yoktur emsali,
Güzeller güzeli pozu sürmeli.

Karadır kaşlar, kirpiği yay gibi,
Geri çekildi ürkek bir tay gibi,
Yüreğim bölük, kırılmış fay gibi,
Yakıvermiş ateşi, közü sürmeli.

Takmış başına, yakışmış yemeni,
İsterdim bana sevdiğim demeni,
Unutur muyuz gönülden seveni?
Yollamış mektubun yazı sürmeli.

Usulca sokuldum, geriye durdu,
Gerilmiş ok misal kalbimden vurdu,
Neden, niçin geldin diyerek sordu,
Geçip gider yola tozu sürmeli.

Ahmedi’yem acı sözü nideyim?
Bir tatlı gülüşle gönlün edeyim,
Bu diyardan çıkıp nere gideyim?
Söylenir türküler sazı sürmeli.
                   AHMET SARGIN

         YOZGAT’A ÖZLEM
Kırgızistan’dayım şu ata yurtta,
Hasretlik olmasa kalmak isterdim.
Bedenim gurbette, aklım Yozgat’ta,
Şu anda Yozgat’ta olmak isterdim.

Vatanımdan ayrı kaldım, öksüzüm,
İçim hiç gülmüyor gülse de yüzüm,
Dostlarım gözümde bir salkım üzüm,
Hasretle onları sarmak isterdim.

Nameler dizilir kalemi alsam,
Oturup Çamlık’ta bir şiir yazsam,
Testi kebabına diyeti bozsam,
Ekmekle suyuna banmak isterdim.

Gözümde tütüyor Lise Caddesi,
Nedense oraya çeker herkesi,
Herkesin kendince vardır hevesi,
Bense çiçeklerden almak isterdim.

Cehrilik’in laleleri soldu mu?
Sağdan soldan arıcılar doldu mu?
Ne ki kardaş şu insanlık öldü mü?
Bir tek ballı dürüm almak isterdim.

Seherin vaktinde ezanı duyup,
Gamı ve kederi bir yana koyup,
Büyük Cami’de de imama uyup,
Sabah namazını kılmak isterdim.

Şehzade suyundan suyumu içip,
Serin beden ile camiye geçip,
Ellerimi yüce Mevla’ya açıp,
Asıl beni bende bulmak isterdim.

Her şeyi özledim dağı ve taşı,
Yazları bırakın, boranı kışı,
Aklımdan çıkmıyor hiç arabaşı,
Kaşıkla suyuna dalmak isterdim.

Bunlar değil elbet özlediklerim,
Yolumu bekliyor tüm sevdiklerim,
Ölenlere haktan rahmet dilerim,
Varınca onları bulmak isterdim.
                          ALİ KARACA

        YOZGAT
Ey güler yüzlü şehir,
Bildim adın Yozgat’mış.
Bir pirin duasıyla,
Hak, yozuna yoz katmış.
Daha sonra kızının
Mayasına naz katmış,
Şükür birinciyi çok,
İkinciyi az katmış,
Kızıyla evlenenin
Kışlarına yaz katmış.
ARİF NİHAT ASYA

            YOZGAT’IN
Geniş meydanında saat kulesi,
Saatleri vurur vurur yorulmaz.
Çapanoğlu kurmuş yelkovanını,
Akrebini çevir çevir yorulmaz.

Açık durur eller Büyük Cami’de,
Dua dua, şükür şükür yorulmaz.
Ki cemaatine Hızır her kandil,
Ve her cuma şeref verir yorulmaz.

Bir çobana duasını bir pirin,
Dinler Arif, şiir şiir yorulmaz.
Diktiği Beş  Çam’ın altında Kerem,
“Aslım gelecek.” der, durur yorulmaz

Gelin Kayası’nda lale kokusu,
Her bahar çevreyi bürür, yorulmaz.
Ezelden ebede gelin götüren
Deve asırlardır yürür, yorulmaz.

Altından kızları olur Yozgat’ın,
Peşinde gönüller sürür, yorulmaz.
Biri snin oluverse gözlerin,
Gece gündüz görür, yorulmaz.
                ARİF NİHAT ASYA

CAN KATALIM YOZGAT
Bir araya gelmiş iken,
Canımıza can katalım.
Dost dostunu bilmiş iken,
Canımıza can katalım.

Olmaz içimizde hile,
Söylesinler dilden dile,
Bu kardeşlik ilden ile,
Canımıza can katalım.

Yozgat, Sorgun hepsi canım,
Aynı bir bedenim, kanım,
Kardeşliğe destek konum,
Canımıza can katalım.

Bura gelmemiz vesile,
Uymayak eski nesile,
Güller kösüle kösüle,
Canımıza can katalım.

Yükümüzü taşır kazan,
İncinmesin bunu yazan,
Size diyor Durak ozan,
Canımıza can katalım.
ÂŞIK DURAK GÖKTAŞ

ALLAH’IN YOZGATLISI
Tehditlere boyun eğmez,
Hatıra gönüle değmez,
Koca alfabeye sığmaz,
Var Allah’ın Yozgatlısı.

Töresini başta tutar,
Boştan yere yapmaz atar,
Varlığı hep değer katar,
Yâr Allah’ın Yozgatlısı.

Adamlığı dilde destan,
Coşarsa anlamaz sustan,
Hiç hazzetmez sisten pustan,
Der Allah’ın Yozgatlısı.

Garip ama, gönlü cömert,
Havasından epeyce ser,t
Kimler seni ettiyse dert,
Ger Allah’ın Yozgatlısı.

Sahipsiz sandılar belli,
Hararetten pişmiş dilli,
Bazen çulsuz bazen çullu,
Gör Allah’ın Yozgatlısı.

Yedi düvel bilir bizi,
Bayrak aşklı mazimizi,
Tatlı dilli, güler yüzü,
Nur Allah’ın Yozgatlısı.

Varlığını eder harman,
Vatan için dizde derman,
Tüm cihana eyler ferman,
Ser Allah’ın Yozgatlısı.

Yiğit yüzü eğmez yere,
Hak yoluna olur çıra,
Ordumuzda sıra sıra,
Var Allah’ın Yozgatlısı.

Yerimiz var haritada,
Namımız var beş kıtada,
Sürmeli’miz her notada,
Gür Allah’ın Yozgatlısı.

Kem söz eden kendi bilir,
Misliyle karşılık bulur,
Memleket uğruna ölür,
Sır Allah’ın Yozgatlısı.

Islık ile halay çeker,
Adamsan lafına bakar,
Hak edene selam çakar,
Tür Allah’ın Yozgatlısı.

Helaline haram katmaz,
Doğruya kaşını çatmaz,
Davasını asla satmaz,
Pir Allah’ın Yozgatlısı.

Efruze’nin nefesidir,
Yankılanan gür sesidir,
Bir ömürlük hevesidir,
Dur Allah’ın Yozgatlısı.
        ÂŞIK EFRUZE
(SONGÜL YURDAGÜL)

            BİZİM KÖYLERDE
Helkeynen çekerdik yunahlık suyu,
Bağ bostan ekerdik bizim köylerde.
Sayvatın altında olurdu kuyu,
Dokgüyü dokerdik bizim köylerde.

Her evde erişte, bulgur olurdu,
Huzuru arayan damda bulurdu,
Eskiler hatırı gönlü bilirdi,
Biz lafı çekerdik bizim köylerde.

Katıklı aşınan acı yağ gardaş,
Turşuyunan pekmez olmuşlar sırdaş,
Bir sofra ekmekle olur tatlı aş,
Sofraya çökerdik bizim köylerde.

Yemyeşil buğdaydan ederdik firik,
Eşşeğin yavrusu doğardı kirik,
Yırtmacı kim bilsin, derlerdi yirik,
Utanır, dikerdik bizim köylerde.

Bir teşt eşgiliden bazlama olur,
Onun da yarısın komşular alır,
Çalhama olmazsa hatırı kalır,
Tandırı yakardık bizim köylerde.

Harman yeri evimize uzaktı,
Düven derler atla giden kızaktı,
Ana dut dirgenler gizli tuzaktı,
Sap saman çekerdik bizim köylerde.

Kağnının üstüne kurulur çeten,
Erkenden kalkarsan yükselir çıtan,
Gitmeyen misafir minder çürüten,
Çul pala yıkardık bizim köylerde.

Üzerlik toplardık, kokardı burcu,
Toludan evveli yağardı gırcı,
Hatırı saymaktı yiğidin harcı,
Bazen de bıkardık bizim köylerde.

İnce tığla nasıl oya örerdik,
İşlengiyi bir bilene sorardık,
Gelin giden kız cehizi sererdik,
Bin nakış dökerdik bizim köylerde.

Helkirin yanında dururdu çinik,
Arpayı ölçerken akardı hinik,
Kediden, köpekten doğardı enik,
Severek bakardık bizim köylerde.

Iğ ile inceltip kendir ipini,
Araya vermezdik onun sapını,
Istarda culfalık bilip çapını,
İlmeği çekerdik bizim köylerde.

İlk güzün ekmeğin derdine düşer,
Saçgılı tandırda bek gevrek pişer,
Hızır uğradıysa teştlerden taşar,
Besmele çekerdik bizim köylerde.

Hamurun ardından kavurga gelir,
Bulgur, düğürcüğün yerini bilir,
Bakır guşenede kendini bulur,
Bal ile şekerdik bizim köylerde.

Soğukluk çalhama, bir de çökelek,
Acından ölene daha ne gerek,
Koremez yanında kuyruklu çörek,
Gördük mü çökerdik bizim köylerde.

Akşama öyündü pancarın pürü,
Bulunur her evde meyvanın çiri,
Kız evi nişanda dönderir dürü,
Bohçayı açardık bizim köylerde.

Ağartı olmadan kurulmaz sofra,
Herkesin ağzında değişik tafra,
Unutup giderdik bakılmaz kahra,
Aradan çıkardık bizim köylerde.

Camızın sütünden yoğurdu çalar,
Bağ bostan gördük mü hemence dalar,
Teneke teşt ile darbuka çalar,
Tongurdak takardık bizim köylerde.

Çıtlık süpürgeynen damı süpürür,
Toz toprak seninle birlikte yürür,
Ezanda kalkmazsan kısmetin çürür,
Çiğdemi sökerdik bizim köylerde.

Efruze eledi gozerden çeçi,
Unuttuk her şeyi, ne kadar acı,
Yere batsın satın almanın gücü,
Kekliktik, sekerdik bizim köylerde.
                    ÂŞIK EFRUZE
            (SONGÜL YURDAGÜL)

         HER ŞEYİYLE GÜZEL
         BENİM YOZGAT’IM
Soğuk çeşmelerden suları çağlar,
Her şeyiyle güzel benim Yozgat’ım.
Art arda dizilmiş sıralı dağlar,
Her şeyiyle güzel benim Yozgat’ım.

Çamlık’ının diğer adıdır Soğluk,
Akdağ’ı, Yerköy’ü bahçelik bağlık,
Sarıkaya, Sorgun’da bulursun sağlık,
Her şeyiyle güzel benim Yozgat’ım.

Çeşka Kalesi’yle selama durur,
Nohutlu tepeden Erciyes görür,
Cehirlik lalesi baharın bürür,
Her şeyiyle güzel benim Yozgat’ım.

Boğazlıyan tarihimde namlıdır,
Aydıncık’ta hava biraz nemlidir,
Sofrasında garip çayı demlidir,
Her şeyiyle güzel benim Yozgat’ım.

Kadışehri, Çandır, Yenifakılı,
Çayıralan yeşili alır aklı,
Yollarında gelincik gül ekili,
Her şeyiyle güzel benim Yozgat’ım.

Şefaatli, Yerköy, Yenipazar’ı,
Yozgatlı üstüne çeker nazarı,
Şehitler diyarı, vardır mezarı,
Her şeyiyle güzel benim Yozgat’ım.

Çekerek deyince akıllar şaşar,
Lavanta tarlası gözünüz düşer,
Tandırı, testisi dost için pişer,
Her şeyiyle güzel benim Yozgat’ım.

Efruze hayrandır, sevdası baki,
Türkmen’dir menşei Bozok’tur kökü,
Memleket sevgisi olur mu yükü,
Her şeyiyle güzel benim Yozgat’ım.
                      ÂŞIK EFRUZE
              (SONGÜL YURDAGÜL)

        SILAYA SELAM
Vuralı başımı gurbet eline,
Ne kadar özledim seni Yozgat’ım.
Bozok Yaylası’nda, Muslubelen’de,
Esmiyor bağrıma yelin Yozgat’ım.

Gazel döktü m’ola bağı Sorgun’un,
Ah ile gurbette geçiyor günün,
Delibaş Deresi, Eğri Öz senin,
Akar boz bulanık selin Yozgat’ım.

Er Ozan’ım hasretinle yanarım,
Toprağını, taşlarını anarım,
Nasip olur bir gün sana dönerim,
Ne zaman görünür yolun Yozgat’ım,
                         ÂŞIK EROZAN
                     (ABDULLAH EROL)

                  YOZGAT
Burda havalar sert, gönüller sıcak,
Her sene sekiz ay yakarız ocak,
Sevgi, saygı bizden hep kucak, kucak,
Size selam olsun Bozok elinden.

Mart-nisan arası çözülür buzu,
Madımak devşirir gelini kızı,
Türküdür, mânidir sohbeti sözü,
Size selam olsun gönül telinden.

Türlü çiçek açar dağı ovası,
Çamlık’tır bülbülün yurdu yuvası,
Etrafı yemyeşil piknik havası,
Size selam olsun kiraz gölünden.

Cehrilik’te açar lalenin hası,
Seyretsen silinir gönlünün pası,
Çiğdem kır çiçeği, kekik dahası,
Size selam olsun nergis gülünden.

Sorgun, Sarıkaya yakın bize de,
Kaplıcalar şifa olsun size de,
Aynalı körükse şimdi müzede,
Size selam olsun nazlı gelinden.

Sürmeli dinlerken hayale daldım,
Çamlık’ın başından dumanı aldım,
Ziya’nın atını pazara saldım,
Size selam olsun Nida dilinden.

Ezan okur Bilal sabaha karşı,
Muhammet aşkıyla inletir arşı,
Gün dogmadan önce açılır çarşı,
Size selam olsun seher yelinden.

Hazani’m yanınca gönül çırası,
Sevgiyle sarılır yürek yarası,
Köyüm Sorgun ile Yozgat arası,
Size selam olsun Kababeli’nden.
                   ÂŞIK HAZANİ
             (ERDOĞAN BEKTAŞ)

                YOZGAT’I
Hoş geldiniz önce yurdum insanı,
Az tarif edeyim size Yozgat’ı.
Ata’m takdir etmiş, yücedir şanı,
Rabb’im getirmesin göze Yozgat’ı.

Yiğidi alperen, sözünün eri,
Dostlara sunduğu alnının teri,
Bozkırdan ovaya cennet her yeri,
Böyle yazın lütfen öze Yozgat’ı.

Türkçe denen her yer sıladır sıla.
Türkse sıla için köledir köle,
Etrafı dağ, orman, kaledir kale,
Ondan kurmamışlar düze Yozgat’ı.

Türk olmak şereftir ve şandır bize,
Dünya ahret için bir handır bize,
Dostça gelip geçen mihmandır bize,
Herkes böyle bilip yaza Yozgat’ı.

Hazan burda dosttur sağ ile solu,
Ondan bize uzak hainin kolu,
Şu Hamza’dır o Atatürk, bu Ali,
Bu ruh bahşeyledi bize Yozgat’ı.
                  ÂŞIK HAZANİ
            (ERDOĞAN BEKTAŞ)

         DERLER GARDAŞIM
Garip bir dünyada zorumuş ölüm,
Felek pençe vurdu, kırıldı belim,
Sorgun’dur ilçem de Yozgat’tır ilim,
Yiğidin harmanı derler gardaşım.

Bazen yağmur yağdı, bazen yağmadı,
Evlat babasını asla dövmedi,
Yozgat’a asla düşman girmedi,
Yiğidin harmanı derler gardaşım.

Hurşit çoban oldu, çok koyun güttü,
Allah’ın emrini doğdoğru tuttu,
Paşam da Yozgat’ı hem takdir etti,
Yiğidin harmanı derler gardaşım.
                     ÂŞIK HURŞİT
                 (HURŞİT ATMACA)

YOZGAT GÜZELLEMESİ
Seherde gezdim yolları,
Bilmem kimlerden soyları,
Çamlık’ta giymiş alları,
Yaktı beni, del’eyledi.

Yozgat senin yerin dar mı?
Dağların yağmur mu kar mı?
Tuzkaya’da güzel var mı?
Yaktı beni, del’eyledi.

Eskipazar Mahallesi,
Tatlı kokuyor nefesi,
Gönüllerden birisi,
Yaktı beni, del’eyledi.

Nohutluk’a uğramadım,
Her tarafın göremedim,
Güzel ordaymış, bilmedim,
Yaktı beni, del’eyledi.

Hüseyin’im tatlı dilim,
Sorgun’dan varıyor yolum,
Şekerpınarı’nda gülüm,
Yaktı beni, del’eyledi.
ÂŞIK HÜSEYİN ÇAVUŞ
(HÜSEYİN YETER)

               DOSTLARA
Cansız bedenimi öldüğüm zaman,
Toprağıma zor da olsa götürün.
Bozok Yaylası’nı alsa da duman,
Yozgat yolu kar da olsa götürün,

Belki de yakalar beni gizlice,
Kalbi durdu deyin, gitmesin güce,
Bahane olmasın gündüzle gece,
Zamanınız dar olsa da götürün.

Göz pınarlarınız yaşa belenir,
Usu usul yanağınız sulanır,
Tulum yolu Sorgun’u da dolanır,
Dere tepe var olsa da götürün.

Türküler söyleyin ağıt yerine,
Ancak bu yaraşır ozan birine,
Vasiyetin Anadolu erine,
Gurbet bana yâr da olsa götürün.

Çeşmenin Ardı’ndan köyüme girin,
Bin atım ötede evimi görün,
Hızık Sekisi’nde toprağa verin,
Yüreğiniz kor olsa da götürün.

Yiğit babam yakın olsun yanıma,
Toprağından teni değer tenime,
Hiçbir engel bırakmayın önüme,
Kaplani’ye ar da olsa götürün.
                  ÂŞIK KAPLANİ
                (HASAN KAPLAN)

                   YOZGAT
İnsanların pek mert, soğuğun serttir,
Çamlıbel’e doğru bakışın yeter!
Tarihin en hassas dönemlerinde,
Şimşekçe düşmana çakışın yeter!

Çapanoğlu Bey’in meskeni, yurdu,
Bitmez bu ellerin Yavuz’u, kurdu,
Harp meydanlarında hazır bir ordu,
Hasan’ına kına yakışın yeter!

Ülke aşkı kokar dört bir bucağın,
Yiğit yetiştirir ana kucağın,
Şehit, gazi dolu her bir ocağın,
Borcunu vatana verişin yeter!

Eksilmez Çamlık’ın dumanı, sisi,
Kozak kıvamıyla köz ile isi,
Mest eder sobanda çilpinin sesi,
Bacalardan göğe tütüşün yeter!

Dört mevsimin ayrı güzellik saçar,
Bağında mor sümbül laleler açar,
Senden ayrı gönül kalır hep naçar,
Gölet olup Çamlık’ta akışın yeter!

Es geçmek mümkün mü pınar başını,
Namerdi korkutan çatık kaşını,
Testi kebabıyla arabaşını,
Misafire ikram edişin yeter!

Tarihin, kültürün, Sürmeli’n başka,
Tümseğin, çukurun, harmanın başka,
Türküler, halaylar sende bir başka,
Ağrlama, Trakya çekişin yeter!

Yadısın gurbetçi dostların Yozgat,
Adısın birliğin, dirliğin Yozgat,
Tadısın hayatın, şu ömrün Yozgat,
Hanım ellerinde nakışın yeter!

Hüdai nasipse daha çok yazar,
Havaya aldanma, bakarsın bozar,
İsterim gölgende bana da mezar,
Kabristana toprak atışın yeter!
                    ÂŞIK KUL HÜDAİ
                    (HÜDAİ YAVUZ)

       GÜLÜ YOZGAT’IN
Doğayı kaplamış bir halı gibi,
Rengârenk yeşili, alı Yozgat’ın.
Cennet-i Âlâ’nın bir gülü gibi,
Hoş kokar lalesi, gülü Yozgat’ın.

Burasıdır yiğitlerin otağı,
Hoş görünür çölü, ovası, dağı,
Türlü yemiş verir bahçesi, bağı,
Meyveyle yüklü dalı Yozgat’ın.

Bir başka güzeldir şehiri, köyü,
Bir ömre bedeldir havası, suyu,
Güzel Çamlık’ında içilir çayı,
İşte böyle hasbihâli Yozgat’ın.

Yazın yaylalarda otlar sürüsü,
Sürmeli’dir kızı ile karısı,
Bozok Yaylası’ndan toplar arısı,
Her derde devadır balı Yozgat’ın.

Kültür, sanat benliğinde oluşur,
Yiğitleri gurbet elde çalışır,
Ekmeğini garibanla bölüşür,
Budur tutunacak dalı Yozgat’ın.

Çapanoğlu gibi yiğit erin var,
Çalışınca akan alın terin var,
Şairin var, âşığın var, pirin var,
Has Türkçe konuşur dili Yozgat’ın.

Senin hasretinle yürek dağlayan,
Vatan diye için için ağlayan,
Derelerde güldür güldür çağlayan,
Bu Kul Yetimi’dir seli Yozgat’ın.
                  ÂŞIK KUL YETİMİ
               (MUSTAFA KARTAL)

                  YOZGAT
Şu karşı yaylada inleyen rüzgâr,
Yoksa söylenmemiş sözün mü Yozgat?
Yaylana sözlenmiş en güzel bahar,
Mor menekşe sümbül yüzün mü Yozgat?

Çekerken resmini gecenin eli,
İsminle şenlenir sevenin dili,
Secdeye bükülen söğüdün beli,
Allah Allah diyen özün mü Yozgat?

Hasretin kırdığı sabır taşları,
Gurbette dolaşan gurbet kuşları,
Buluttan süzülen hasret yaşları,
Mehtapta yıldızlar gözün mü Yozgat?

Gürül gürül akan sevgi lülesi,
Kadir kıymet bilen vefa lalesi,
Hasretinden yanan gönül çilesi,
Boynu bükük gezen kuzun mu Yozgat?

Nasıl anlatayım güzel hâlini,
Âşık ikrar eder görse yelini,
İnletir durmadan dert bülbülünü,
Türk’e türkü diyen sazın mı Yozgat?

Hey Makberî düştün hasret seline,
Benden selam olsun Oğuz iline,
Kapılıp gelseydim seher yeline,
Yollara perçemin nazın mı Yozgat?
                       ÂŞIK MAKBERİ
                   (AHMET AKKOYUN)

       DOYASIYA GEZİN
       YOZGAT’I SUNA’M
Cehrilik’te derin bir nefes alın,
Doyasıya gezin Yozgat’ı Suna’m.
Laleden ayrılman, yanında kalın.
Doyasıya gezin Yozgat’ı Suna’m.

Çamlık’ından esen yele seyreyle,
Müzik çalar dallar, hele seyreyle,
Tutuşalım biz el ele, seyreyle,
Doyasıya gezin Yozgat’ı Suna’m.

Testi kebabının tadıyla ballan,
Zülfüne gelincik takarak allan,
Muslubelen’den de Sorgun’a sallan,
Doyasıya gezin Yozgat’ı Suna’m.

Kazankaya’daki uğra kanyona,
Çekici doğası bürülü tona,
Tarifsiz ahengi erdirme sona,
Doyasıya gezin Yozgat’ı Suna’m.

Cenab-ı Allah’tan meşhet burası,
Göz dikene olur dehşet burası,
Büyükşehir için namzet burası,
Doyasıya gezin Yozgat’ı Suna’m.

Sancaki’m memleket yaşanır yerin,
Usanmadan dolaş, kalmaz kederin,
Dağlarında olur hasılat ferin,
Doyasıya gezin Yozgat’ı Suna’m.
                        ÂŞIK SANCAKİ
                          (HACI YİĞİD)

             GÖNÜL DAĞI

Kerem’in parkına fidan diktiği,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

Çamlık’ına sevda aşk can ektiği,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

 

Sorgun Kerkenes’te tarih depreşir,

Meşhur mazisiyle meşhur bu şehir,

Yapılan daveti etmeyin tehir,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

 

İlçelerde şifa sunar hamamı,

Yıkananda kalmaz derdin gramı,

Dizinin çekilsin ilde tamamı,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

 

Muhterem zat yatar Halil Baba’da,

Ahmet Efendi’miz daim duada,

Kalkınma yolunda hayli çabada,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

 

Geleni büyüler yeşil doğası,

Nebat yetiştirir Kümbet Ovası,

Halkımızın gerçek olsun rüyası,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

 

Gelin Kayası da gelinlik eder,

Açan laleleri bırakmaz keder,

Memleketimize eyleyin sefer,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

 

Yolunuz üstünde Yozgat Sekili,

Kızları doğuştan sürme çekili,

Alnına dökerler tel tel kekili,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

 

Şebek’den görünür güzel Aydıncık,

Tabiatta gönül olur aydıncık,

Çalışanı döker ter boncuk boncuk,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

 

Damağa tat verir testi kebabı,

Hünerli aşçısı yemek erbabı,

İnsanı hayırla işler sevabı,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

 

Gönül Dağı oldu şiire konu,

Kazankaya’mızın ünlü kanyonu,

Dileğim gelmesin çekimin sonu,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

 

Sancaki sözünü etmeyin veto,

Görülmeye değer Çekerek Şato,

Gelirken getirin kamera foto,

Yozgat’ıma gelin, çekin diziyi.

                 ÂŞIK SANCAKİ

                   (HACI YİĞİD)