Asker Uğurlama

    Her Türk gencinin gönlündeki  aslan şereflice askerlik yapmaktır. Büyüklerimizce erkeklerin hayata iki kez geldiği söylenir: Doğmak bir, askerden teskere almak iki. Onun içindir ki halkımız askerliğini yapmayanı adamdan saymaz. Askerliğini yapmayan insan hayat potasında pişmemiştir. Öğrenim de görmüş olsa o ocakta yetişmediği için cahil sayılır. Ne zaman ki askerliğini yapar, o zaman herkes tarafından güvenilir, değer kazanır. Artık ona kız verilir, iş verilir. Ailesi ana ocağı ise, asker ocağı da baba ocağıdır.

        Annem beni yetiştirdi,

        Bu vatana yolladı.

        Teslim etti al sancağı,

        Allah’a ısmarladı.

        türküsü bir destandır; anlatılır dilden dile, gönülden gönüle…

      Asker, pusulasının çıkacağı günü heyecanla bekler gençler. Pusulası  çıkanların önünden geçilmez olur. Vatani göreve çağrılan gençler; heyecanlıdır, hareketlidir, neşelidir. Gruplar hâlinde gezmelerinden askere çağrıldıkları hemen fark edilir. Yaklaşık on günleri kalmıştır askere gitmek için. Bu süre onlar için davet gezme, akraba ziyaret etme, arkadaşlarıyla çalıp söyleme, eğlenme günüdür.

         Askere  gitmeden  bir  hafta  önce  gençler   aralarında   para  t oplayarak   davul-zurna tutarlar. Davetleri davul-zurna eşliğinde gezerler. Bu günlerde sinsin oynanır, yakın köylerden askere gidecekler de bu oyuna katılırlar.

        Sözlü, nişanlı ve özellikle evli gençler daha hüzünlü görünürler. Günler yaklaştıkça üzüntüleri artar. Bu günlerde babalarından, köyün yaşlılarından askerlik anılarını dinlemeyi pek severler. Aynı şeyleri yaşayacaklarını düşünerek büyüklerinin anlattıklarına dikkat kesilirler.

        Davet, eğlence, derken sıra ayrılığa gelir. Köyden ayrılacakları gün bütün köy halkı toplanır. Gençler sabah namazını camide kılarlar. Evde hazırlanan çantalarını, azıklarını aldıktan sonra belirli bir yerde toplanırlar. Köyün imamı dua eder. Bu dua, her yıl ya köyün orta yerinde ya evliya varsa orada yapılır. İmam, devletin ve ulusun bekçiliğini bir nöbet anlayışı ve bayrak teslimi içerisinde yapmaları, sağ salim dönmeleri, hayır ve uğurla gidip gelmeleri için Allah’tan niyazda bulunur. Kalabalık, “Amin!” der.       

Anneler ağlar. Gençlerin ağlaması iyi sayılmaz ve hoş karşılanmaz. Gençler davul-zurna eşliğinde dualarla uğurlanırlar. Bayrak takılmış arabalarla kasabaya kadar gider; orada  tur atar, halay çekerler. Sonra da çağrı pusulasında belirtilen birliğine gitmek üzere kasabadan ayrılıp yola koyulurlar.

      On-on  beş  gün  sonra  askerin  ilk  mektubu  anasına  ulaşır. Bu mektup çok  değerlidir, o nedenle ilk mektup tavuk, kaz, hindi alınmadan sahibine verilmez. Anne heyecanla “mektubun müjdesi”ni verir. Mektupta neler yazılıdır, neler…

        Asker  mektubu  genellikle selamla  başlar,   mâni  ile  biter.   Bu  mâniler  özlem,   gurur ve yâr sevgisi doludur. Anne ve baba da oğluna yazdığı mektubunun başına şu yüce duygunun, düşüncenin anlatıldığı cümleyi yazdırır: “Yüksek Bir Türk Gencine Takdimdir.”

       

        Asker mânilerinden örnekler:

 

        Kara tren rayda gel,

        Askerleri say da gel,

        Benim yârim burda yok,

        Tez evvelden al da gel.

       

        Asker yolu beklerim,

        Günüme gün eklerim,

        Sen git yârim askere,

        Ben sılayı beklerim.

       

        İkindi okunuyo,

        Gün çavmış dohunuyo,

        Köye pusula gelmiş,

        İpti yâr ohunuyo.

       

        Çardak çardak bu çardak,

        Yel vurup uçuracak,

        Benim vardığım oğlan,

        Yeni asker olacak.

       

        Su gelir aka aka,

        Etrafın yıka yıka,

        Yârimi asker ettim,

        Ardından baka baka.

 

Yorum bırakın